83
            
            
              ارادجلا اذ و رادجلا اذ لبقا
            
            
              یليل رايد  رايدلا یلع رما
            
            
              ارايدلا نکس نم بح نک ٰ
            
            
              لو
            
            
              یبلق نفغش رايدلا بح امو
            
            
              
                “Yurtlara uğrarım; Leyla’nın yurtları... Bu duvarı şu duvarı öperim
              
            
            
              
                (çünkü Leyla’ya mensuptur). Yurtların sevgisi kalbimin derinliklerine
              
            
            
              
                inmemiştir. Velâkin yurtlarda duran kimselerin sevgisi kalbimi istila al-
              
            
            
              
                tına almıştır.”
              
            
            
              28
            
            
              94. Ademoğlu Yüce Allah’ı sevince genel olarak varlıkta bildiği ve
            
            
              gördüğü her şeyi de sevmelidir. Çünkü her şey Yüce Allah’ın yarattığıdır.
            
            
              Belki her şeyin yanında Yüce Allah’ı anmalıdır. Çünkü her şey onun irade
            
            
              ve sun’u ile varlık âleminin nuruna kavuşmuştur. Hatta her şeyin üzerine
            
            
              Yüce Allah’a şükretmelidir. Çünkü her şey Yüce Allahın lütuf hazinesin-
            
            
              den ve ihsan kaynağından husule gelmiştir.
            
            
              Â ya! Yüksek bir tepeye çıkıp geniş ve uzak bir manzarayı seyir eden
            
            
              bir insan gördüğü her şeyi inanarak Allah’tan bilirse Allah’ı anmaz mı?
            
            
              Veyahut bir dere kenarında durup suyu ve akışını, kuşu ve ötüşünü, çiçeği
            
            
              ve güzelliğini görüp düşünürse Yüce Allah’ı zikretmez mi?  Veyahut güzel
            
            
              bedenini, çeşitli organlarını, her organa verilen özel yeteneği, bugünkü ol-
            
            
              gunluğunu, aslı olan dünkü damlanın çaresizliğini ve kıymetsizliğini göz
            
            
              önüne alırsa Allah’a şükretmez mi? Bu ruh ile yaşayan bir insan haram
            
            
              batağına, yaramazlık çöplüğüne, zulmün karanlığına meyledebilir mi?
            
            
              Sır budur ki Resul-i Ekrem (s.a.v.), Muaz b. Cebel’e (r.a.) şöyle buyur-
            
            
              maktadır:
            
            
              
                “Her tuğlanın, her taşın ve her ağacın yanındaAllahtan kork! (Emir-
              
            
            
              
                lerine sarıl! Haram ettiği alanlardan uzak kaç!)”
              
            
            
              29
            
            
              
                Çünkü sen ey insan!
              
            
            
              
                Büyüksün, büyük bir gözetimdesin. Bu iki büyüklüğe yaraşır davranışlı
              
            
            
              
                olmalısın.
              
            
            
              Nasıl ki Resul-i Ekrem Muaz b. Cebel’e buyurur:
            
            
              
                “Sen de her
              
            
            
              
                şeyin yanında Allah’ı zikret. Zira her şey O’nun kudretinin eseridir. Her
              
            
            
              
                zaman ve her mekânda edep kurallarından ayrılma. Zira Yüce Allah il-
              
            
            
              
                miyle her şeyi kapsamıştır. Lütuf veyahut kahr gözleriyle her şeyi gözetip
              
            
            
              
                görmektedir”.
              
            
            
              Yüce Allah buyurur:
            
            
              18
            
            
              
            
            
              ٌ
            
            
              دي �
            
            
              ت َ
            
            
              ع ٌ
            
            
              بي �
            
            
              ق َ
            
            
              ر ِ
            
            
              ه ْ
            
            
              ي َ
            
            
              د َ
            
            
              ل َّ
            
            
              ل ِ
            
            
              ا ٍ
            
            
              ل ْ
            
            
              و َ
            
            
              ق ْ
            
            
              ن ِ
            
            
              م ُ
            
            
              ظ ِ
            
            
              ف ْ
            
            
              ل َ
            
            
              ي ا َ
            
            
              م
            
            
              28. Harpûtî,  Kaside-i Bürde'nin Şerhi, sahife: 169
            
            
              29. el-Câmiü's-Sagir, cilt II, sahife 164
            
            
              MEVAHİB