84
            
            
              
                “Hiçbir sözü söylemez, mutlaka yanında gözetleyici ve hazır bulu-
              
            
            
              
                nan güçlü kuvvet sahibi mevcuttur.”
              
            
            
              30
            
            
              95. İnsan olgun bir varlıktır. Varlıkların içerisinde akıllı bir tür, üstün
            
            
              bir yaratık ve şerefli bir mahluktur. Öyleyse davranışları makamına yakışır,
            
            
              üstün ahlak ve salih amele uygun olmalıdır.
            
            
              96. O zaman insan cesaret ve atılganlığında aslan, dikkat ve gözeti-
            
            
              minde kedi, işin maharetinde bal arısı, ciddiyette karınca, ehline yönelik
            
            
              gayretinde maymun, tahammülünde (dayanıklılığında) deve, bereketinde
            
            
              toprak, cömertliğinde bulut, kapsadığı varlıklarda deniz, dinden dolayı ka-
            
            
              tılıkta taş, akışa yönelik tevazuunda su, koku, görüntü, yumuşaklık, nezafet
            
            
              ve güzelliğinde gül, doğrulukda Sıddîk-ı Ekber (r.a.), adaletde Ömer (r.a.),
            
            
              utanma duygusunda Osman-ı Zinnureyn (r.a.), ilminde Aliyy-i Murteza
            
            
              (r.a.) gibi olmalıdır. Öyle ki her şeyden ibret alarak faziletleri kesbeder
            
            
              hale gelebilsin. Ta ki içinde yaşadığı topluma belki bütün insanlığa ilerle-
            
            
              me ve yükseliş numunesi olabilsin. Ancak böylelikle dünyada eserleriyle
            
            
              yaşayacak, ahirette mutluluğa, saadete ve başarıya ermeye şayeste namzet
            
            
              olacaktır.
            
            
              Ey insan, dünyadan - ki kazanç ve nimetlerin yurdudur-  eli boş olarak
            
            
              ayrılırsan ve ahiretin mutluluğundan hazzını almazsan; taş olarak yaratıl-
            
            
              saydın, belki hiç yaratılmasaydın, senin için daha iyi değil miydi? Sen ki
            
            
              bu yeteneklerin ve imkanların sahibisin. Dünya ve ahiretini mamur etmez-
            
            
              sen ne olabilirsin! Yüce Allahın sana bağışladığı nimetleri yerli yerinde ve
            
            
              rızasına uygun kullanmazsan, yarın kötülüğünün kokusu, mutsuzluğunun
            
            
              ünü yayılırsa suçlu kim olabilir?
            
            
              97. Bilmelisin ki güzel ahlak bazen fıtrî ve doğaldır. Öyle ki sahibinden
            
            
              ayrılması mümkün değildir. Denilmiş ki:
            
            
              
                “Ahlak bedende bir özelliktir.
              
            
            
              
                Ancak kefenle değişebilir.”
              
            
            
              Ve denilmiştir:
            
            
              
                “Dağlar yerinden oynar” sözü
              
            
            
              
                doğrudur, “ahlak değişir” sözü doğru değildir
              
            
            
              . Bu tür ahlak en büyük bir
            
            
              bağıştır. Yüce Allah tarafından peygamberler gibi, evliya gibi has kullara
            
            
              verilmektedir. Bu tür ahlak insan çabasının mahsulü olamaz. Çünkü kaza-
            
            
              nılması beşeri gücün dışındadır.
            
            
              Güzel ahlakın bir türü de insan çabasıyla, ilimlerin tahsiliyle büyüklerin
            
            
              30. Kâf suresi, ayet 18
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA