294
            
            
              
                ‘’Ezan oku’’
              
            
            
              buyurdu, okudum. “Kamet et’’ buyurdu, kamet ettim. Bera-
            
            
              berinde ikindi namazını cemaatle kıldık. Selam verince sesli olarak tesbih
            
            
              etmeye başladım. Buyurdu: Davulcuya davul vurursun. Sesli tesbih etmek
            
            
              bilmeyenlerin öğretilmesi içindir. Cemaat tesbih yapmayı bilirse sesli ola-
            
            
              rak tesbih etmeye ne gerek vardır?
            
            
              97- Derlerdi ki; insanın şerefi ilimledir. İlmin değeri amelledir. Amelin
            
            
              kıymeti ihlasladır. İhlasın varlığı gerçeğe varmakladır. Gerçeğe varmak için
            
            
              çok çalışmak, çok yorulmak ve çok düşünmek lazımdır. Bunların tümünü
            
            
              kazanmak için tarikat-ı Nakşibendiyenin edeblerine tam olarak bağlanmak
            
            
              yeterli gelir. Bu da, devamı, sabrı ve niyetin sade olmasını ister. Zira Nakşi-
            
            
              bendi tarikatının bahçesinde ancak güzel sesli, tek renkli bülbüller öterler.
            
            
              98- Derlerdi ki: Bizim adımızla siyaset yapan mal toplayan yakın akra-
            
            
              bamız da olsa biz ondan beriyiz. Kimse onun sözüne aldanmasın. Çünkü
            
            
              bizim çalışmamızdan hedefimiz sadece insanların inançlarını, ibadetlerini
            
            
              ve beşeri münasebetlerini İslama göre yöneltmektir. Bundan da amacımız
            
            
              rızayı Bari’den başka bir şey değildir; her şeyimizi kuldan değil Alllah’tan
            
            
              isteriz.
            
            
              99- Derlerdi ki:Akıl YüceAllah’ın insana verdiği en büyük bağıştır. Çok
            
            
              yararlıdır kullanılırsa; kullanılması hayırda olursa. Kullanılmadığı taktirde
            
            
              veyahut şerde kullanılırsa aklın değeri kalmaz. Mesela; adamın çok parası
            
            
              vardır. Hepsini Avrupa, Amerika bankalarına bırakmıştır. Kendi memleke-
            
            
              tinde ehil uşağı ile yoksulluk içinde yaşıyor, yakışır bineği, ferahlatıcı yu-
            
            
              vayı, rahatlatıcı yatağı, leziz ve kıvamlı yemeği ve toplum içinde kendisine
            
            
              yaraşır makamı bulunmayan kimsenin yatırdığı servetten ne yararı olabilir.
            
            
              Hayır hayır! Mal yararlıdır; yararımızın yolunda harcanırsa, ihtiyaçlarımı-
            
            
              zı gidrerirse. Akıl yararlıdır; dünya ve ahiret mutluluğunu bize kazandırır-
            
            
              sa, insan camiasında bizi insanlığımıza yakışır seviyeye çıkarırsa.
            
            
              Mesela; adamın malı çoktur. Ama haram yerlerde ve yörelerde harcar-
            
            
              sa, dünyada yüz karası ahirette şekavet ve mutsuzluğu kazandırır. Çünkü
            
            
              şerde harcamıştır. Böyle bir malın olmaması daha yararlı sayılmaz mı?
            
            
              Adamın aklı, düşünce kabiliyeti, istidat ve yeteneği berkemaldir. Ama akıl
            
            
              ile hep şer, şehvet, fitne ve fesad düşünüyor böyle bir aklın şerden başka,
            
            
              doğurduğu zarardan başka ürettiği ne olabilir?
            
            
              Her nimet hayır yollarında kullanılınca harcanınca bereketli olur, yarar
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA