295
            
            
              sağlar ve kemal kazandırır. Yoksa nimet azaba, doğurduğu da derin piş-
            
            
              manlığa dönüşür. Sakın sakın! Akıl gibi nimet incisini şer batağına atma,
            
            
              kirli damlalar sana sıçrar. Her iki cihanda hüsrana uğrayıp rüsvay olursun.
            
            
              100- Derlerdi ki: Yüce Allah’a giden yollar çoktur. Her yolun üzerin-
            
            
              de bir şeytan beklemektedir. O yollara giren insanları engellemeye çalışır.
            
            
              Hedefi onları doğru yoldan, İslam dininden, Rasulullah (a.s) ahlakından
            
            
              saptırıp kendisine tabi olanlarla cehenneme götürmektir. Görmüyor musun
            
            
              ki derler;
            
            
              
                “Haksız yere adam öldüreni, içkiciyi, kumarbazı, zaniyi, zalimi,
              
            
            
              
                fitne ve fesadla uğraşanı şeytan aldatmıştır.”
              
            
            
              Doğrudur. Şeytan aldatmasaydı zulmün yerine adaleti, zinanın yerine
            
            
              iffeti, katlin yerine korumayı, yalanın yerine doğruluğu, hiyanetin yerine
            
            
              emaneti –mesela- seçerdi. Bal arısı mayısa konar mı? Keklik, karganın
            
            
              yuvasında durur mu? Ve bülbül ahırda yuva yapar mı? Demek ki her çir-
            
            
              kin yola giren, şeytanın iğvası ile girmiştir. İnsani zihniyetin değişmesi ile
            
            
              doğru yoldan ayrılmıştır. Allah korusun.
            
            
              101- Derlerdi ki: İnsanın şerefi yüksekliği, huzurlu yaşamı, güvenilir
            
            
              hayatı, temiz davranışı, sevilir sayılması, ve ebedi mutluluğu ancak İslam-
            
            
              dadır. Rasulullah’ın (a.s) ahlakındandır. Bunun dışında saadet beklemek
            
            
              kuru taştan su ve söğüt ağacından meyve ummak gibidir. Zira diğer ortam-
            
            
              lar bir yaparlarsa, bin bozarlar. Bugün yarar getirse yarın sade şer ve zarar
            
            
              olurlar.
            
            
              102- Derlerdi ki: İslam gibi, üstün, İslam gibi nezih ve İslam gibi ol-
            
            
              gunlaştırıcı ve oluşturucu hiçbir din, hiçbir rejim yoktur. Çünkü İslam in-
            
            
              sanlığa zarar veren, insan adını kirleten, maddi ve manevi yükselişine ve
            
            
              ilerlemesine engel teşkil eden her şeye savaş ilan etmiştir.
            
            
              103- Derlerdi ki: İki grup insan İslama ve Müslümanlığa zulüm eder-
            
            
              ler. Birincisi, ana ve babalardır ki; yavrularını Peygamber’in (a.s) ahlakı
            
            
              üzerine yetiştirmiyorlar. İslamın prensiplerini, ibadetlerini, muamelelerini
            
            
              ve inançlarını onlara öğretmiyorlar. Öyle ki çocuk ergin hale gelir, yüksek
            
            
              tahsilini yapar, ama dinini bilmiyor. Dine düşmanlık yapıyor. Zira insan
            
            
              bilmediğinin düşmanıdır. Bu devrede ana babalar öğüt vermeye başlarlar.
            
            
              Fakat ne çare? Zamanında fidanlarına yeter derecede su vermemişler veya-
            
            
              hut aşılamamışlar. Bundan dolayı fidanlar kurumaya yüz tutuyorlar, veya-
            
            
              hut istenilen meyveyi vermiyorlar.
            
            
              ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ