281
            
            
              Yanında olan emanda idi. Herkese ruhsal hastalığına göre başka tedavi uy-
            
            
              gulardı...
            
            
              37- Diyorlardı ki: İbnu’l-Hacer Heytemî (r.a)
            
            
              
                “el-Fetâve’l-Hindiyye”
              
            
            
              adlı eserinin sonunda Nakşibendi tarikatinin hakkında şöyle der:
            
            
              
                “Cahil
              
            
            
              
                sofilerin yaygarasından kurtulmuş tek sade ve sami tarikat ancak tarik-ı
              
            
            
              
                Nakşibendiyedir. ”
              
            
            
              Bu büyük İslam aliminin şehadeti sana yeterlidir.
            
            
              38- Diyorlardı ki: Büyük şeyhin hocası (Seyda-ı Mela Hüseyn-i Küçük
            
            
              r.h.) Şeyhe misafir olarak geldi. Gördü ki, Şeyhin etrafında binlerce alim
            
            
              ve mürid vardır. İksir-i irşadın yanında çeşitli fıkhî sorular kendilerinden
            
            
              sorulur. O da hiç kitaba baş vurmadan pratik olarak çok uygun ve doğru
            
            
              cevap verir. Seyda hayretinden der: Tasavvuf ve tarikat adabına bağlılık
            
            
              ilimde artış yapar mı? Şeyh (k.s.) hemen cevabında der: Evet, evet. Tarikat
            
            
              ilmi artırır. Yüce Allah buyurmuş:
            
            
              
                “Allahtan korkun, Allah size öğretir. ”
              
            
            
              7
            
            
              282
            
            
              
            
            
              ُ
            
            
              ه ّٰ
            
            
              للا ُ
            
            
              م ُ
            
            
              ك ُ
            
            
              م ّ
            
            
              ل ِ
            
            
              َ
            
            
              ع ُ
            
            
              ي َ
            
            
              و
            
            
              
                ط
              
            
            
              َ
            
            
              ه ّٰ
            
            
              للا او ُ
            
            
              قـ َّ
            
            
              تا َ
            
            
              و
            
            
              39- Diyorlardı ki: İnsanoğlu elbette ki tekrim ve üstünlük sıfatına sahip-
            
            
              tir. Yerel varlıkların sultanıdır. Fakat, diğer bazı hayvanların özelliklerini
            
            
              de taşımalıdır. Örneğin: Kedinin dikkati: Kedi bilse fare falan delikten çı-
            
            
              kar; saatlerce gözünü delikten ayırmaz ki avını tutabilsin. Köpeğin vefası:
            
            
              Sahibi vurup, kovalasa bile akşamleyin gene sahibinin kapısına döner, sa-
            
            
              hibini kurtarmak için kendisini ölüme kadar götürür. Karıncanın ittifakı:
            
            
              Karıncalar kışlık erzakı toplamak için bir yolda, birlikte durmadan çalışır-
            
            
              lar. Horozun gayreti: Yabancı bir horoz tavukların içine girerse, ev horozu
            
            
              edebilse yabancının gözlerini çıkarır.
            
            
              40- Allahın rahmetleri nüfûsun sayısına kadar durmadan peşpeşe yağ-
            
            
              maktadır. Uyanık gafilin, kabil bezginin hazzını da alır. Uyuşuğa benzer
            
            
              gafil ne toplayabilir; ne keramete kavuşur. Ancak sabırla çalışan konaklara
            
            
              kavuşur. Ancak tekkeyi bekleyen çorbayı içer.
            
            
              41- Derlerdi ki: Müminler özellikle bir meşreb sahipleri yek diğerine
            
            
              kardeştir. Kardeşliğin gereği ısınmadır. Isınmanın gereği kaynaşmadır.
            
            
              Kaynaşma ancak sevgileşmekle oluşur. Sevgileşmenin belirtisi de yardım-
            
            
              laşmadır.
            
            
              7 Bakara suresi, ayet 282
            
            
              ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ