Page 281 - Sugra

Basic HTML Version

280
ğildir. Çünkü o zattan kapsamlı bir biçimde konuşmak ancak hayat boyun-
ca kendisi ile beraber olan insanın kârıdır. Üzüntü ve kıvancına, çalışma ve
amacına muttali olan ermişlerin işidir. Seferinde ve hazarında sohbetinde
bulunanın imkanıdır.
Kısa zamanda kısa idrakıma göre Şeyh İzzeddin’i (k.s.) ancak şöyle
tarif edebilirim: Şeyhimiz (k.s.) sadece bir ilimle, bir faziletle yetinmezdi.
Her ilmi ve her fazileti ele geçirmek için son derece çaba gösterirdi. De-
neyler yapardı.
Bu gayretin neticesinde ilimden ve faziletten öyle bir zirveye çıktı ki,
onu zor meselelerin çözümünde bir müctehid, barışçıl ve hikmetamiz söz-
lerinde bir dahi, şüphelerden kaçınmada, zühd , kanaat ve tevazuda Veysel
Karani gibi, irfanda Gazali gibi, düşünce derinliğinde Rûmî gibi, söz diz-
menin ustalığında Sa‘dî gibi, fıkıhta Nevevî gibi, hikmette Ataullah-ı İs-
kenderi gibi, ihlas sıdk ve kullukta Sıddîk gibi, irşadında Şaşi gibi, sevk ve
idarede maharetli bir siyasi ve cesur bir kumandan gibi, ahlak ve fazilette
gerçek bir gösterge ve örnek bir insan gibi görürdün.
Şeyh (k.s.) sadece dini ilimlerle , ahlaki faziletlerle yetinmiyordu. Belki
alimler arasında dönüş noktasıydı.
Toplum içinde tarihte emsaline az rastlanan bir mürşid idi. Tarımcılar
arasında bir ziraat mühendisi idi. Avam tabakası arasında gerçek bir der-
vişti, abidler arasında bir sofi idi.
Gönül hastalıklarını bilen ve tedavisini güvenle yapan ruhani bir hekim-
di. Yüce Allah ihlasından ötürü ona hikmeti , hükümde adaleti , davranışta
sünnet-i seniyyeye bağlılığı ve gönüllerde kendisine kabulü bağışlamıştı.
Vefatından yıllar da geçse sohbeti ile ruhlara muhabbet meltemi eser, anı-
sıyla dine, imana, ahlaka güç ve güzellik kokusu gider.
O zat-ı pak, hem fakih hem de sofi idi. Hem alim hem de amildi. Hem
mürşid hem de hakimdi. Kendilerinde hem şeriat cemali hem de tarikat
kemali vardı.
Allaha senalar olsun ki bütün çabaları semere verdi. Bütün amaçlarına
başarıyla kavuştu. Öyle ki, irşad kâbesi, saliklerin kıblesi ve basiret erba-
bına odak noktası oldu. Özel ve tüzel toplumlarda İslamın faziletlerini ikna
edici bir tarzda dile getirdi. Şaşmışlara yol, doğru gidenlere hedef gösterdi.
KÜLLİYAT-I SUĞRA