189
            
            
              
                “Şüphesiz kullarımdan bir fırka, Rabbimiz, inanmışız günahlarımızı
              
            
            
              
                bağışla; bize rahmet eyle; senrahmet edicilerinenrahmetlisisin.”derler.
              
            
            
              
                “Hemen onları alaya aldınız, hatta zikrimi sizlere unutturdular, onlara
              
            
            
              
                güldüğünüz halde.”,  “Şüphesiz ben onları bugün mükâfatlandırdım,
              
            
            
              
                sabır ettiklerinden dolayı. Ve şüphesiz ancak onlar kurtulmuşlar.”
              
            
            
              6
            
            
              Yani ey selah ehline dil uzatanlar: Siz hüsrana uğramışsınız, haberiniz
            
            
              yoktur, kurtuluş sizin değildir onlarındır.
            
            
              Bir gün, bir mücadele meclisinde birisi şöyle diyordu: Mesnevi mesela,
            
            
              niçin Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerif gibi nezahetli, nezaketli, bembeyaz
            
            
              ve tertemiz değildir. Çok düşük benzetmeler ve hikâyeler içinde mevcuttur.
            
            
              İmam-ı Şarani’nin bazı eserlerinde zahiri şeriata muhalif ibareler, olaylar
            
            
              vardır. Mevlana, İmam-ı Şarani ve benzerleri yani tasavvuf erbabından in-
            
            
              sanlar iyi olsalardı bu tür eserler yazmazlardı. Veyahut eserlerinde öyle
            
            
              ibareleri, hikâyeleri ve olayları derc etmezlerdi.
            
            
              Denildi: “Senin zikrettiğin cümle (Mesnevi mesela, niçin Kur’an-ı Ke-
            
            
              rim ve hadis-i şerif gibi nezahetli, nezaketli, bembeyaz ve tertemiz değil-
            
            
              dir.) ve içindeki benzetme çok cahilanedir. Cahilane olmasa bile, düşün-
            
            
              ceye dayalı değildir. Düşünceye dayansa bile, düşüncenin yanlışlığı var-
            
            
              dır. Yanlış olmasa bile, kinden doğan bir düşüncedir. Yoksa kimin kelamı,
            
            
              Kur’an-ı Kerim’in ve hadis-i şerif’in nezaketinde ve sefasında olabilir.
            
            
              Onlar, ilahi bir kudretle; vahye dayalı bir durulukla meydana gelmişler.
            
            
              Bu kelam ise insani bir düşünceye dayalıdır; beşeri bir üslupla dizilmiştir.
            
            
              Öyle ise nasıl ilahi kelama benzer, Nebevi hadise yanaşır ki Yüce Allah
            
            
              şöyle buyurur:
            
            
              4
            
            
              
            
            
              
                لا
              
            
            
              ى ٰ
            
            
              حوُ
            
            
              ي ٌ
            
            
              ى ْ
            
            
              ح َ
            
            
              و َّ
            
            
              ل ِ
            
            
              ا   َ
            
            
              و ُ
            
            
              ه ْ
            
            
              ن ِ
            
            
              ا
            
            
              3
            
            
              
            
            
              
                ط
              
            
            
              ىٰ
            
            
              وَ
            
            
              ه ْ
            
            
              لا ِ
            
            
              ن َ
            
            
              ع ُ
            
            
              ق ِ
            
            
              طْ
            
            
              ن َ
            
            
              ي ا َ
            
            
              م َ
            
            
              و
            
            
              
                “Nefsanî arzusundan konuşmuyor; ancak o vahiydir.”
              
            
            
              7
            
            
              Yüce Allah tarafından kalbine akıtılıyor. Beşeri kelam; nezaketinde ve
            
            
              nezahetinde nasıl ilahi vahiy ile bir düzeyde olacak. Aralarında yerden
            
            
              göğe kadar fark vardır.
            
            
              Denildi: Düşüklük illaki kıymetsizlikten değildir. Düşenin cevheri özü
            
            
              üstün olursa ve kelamın hedefi, gayesi yüksek olursa düşen kıymetlidir.
            
            
              6 Müminûn suresi, ayet 109-111
            
            
              7 Necm suresi, ayet 3-4
            
            
              TASAVVUF