Page 49 - Vusta

Basic HTML Version

48
HÜSNÜ GEÇER
mülmek için mezar istemiştir. Mezarını bulamazsınız. Zira bu memlekette
Sünnilerin bütün değerleri kayıp edilmiştir.
Hayret ettim. “Kadı Beydavî gibi ünlü ve engin âlimin mezarı kayıp
olur mu?” dedim.
Tebriz’e döndük, birkaç kolda Beydavî’nin mezarını bulup ziyaret
etmek için gayret gösterdik velâkin çabamız kısır kaldı, mezarını bula-
madık.
İran gezisinde iki esefe (üzüntüye) duçar hâle geldim.
1. İranlı olan ekseriyetin ibadeti butlana götürür derecede bidatle dolu
olmakla inandıklarını yaşarlar. Türkiyeli olan ekseriyetin –hele metropol
bölgelerinde yaşayanlar– ibadetleri sünnet-i seniyyeye uygun, bidatten
uzak olmakla, inandıklarını yaşamıyorlar.
2. İran halkı genel olarak Şehname gibi yaklaşık olarak bin yüz yıl
ömürlü eserlerini okurlar ve dünyanın edip ve edebiyat piyasasına sunar-
lar.
Türkiye’de yaşayanlar –muhabbet eseri olan Muhammediye bir ya-
na– yakın zamanda yazılmış, Kur’an Dili gibi tefsirin, Safahat, Harabat ve
Divan-ı Nabi gibi edebiyat ve hikmet hazineleri olan eserlerin dilinden,
yazısından ve harikulade üslup ve akışlarından çok uzak hâle gelmişler.
DİKKAT
Geçmişini unutan ulus her an ölüme mahkûmdur. Aslının eserlerini,
mefahirini (güzelliklerini) ihya etmeyen millet zillete düşer. Kökünden
kopan dal kurumaya mahkûmdur. Din ve ahlakından uzaklaşan halk hela-
ke doğru yol alır.
2009 Sudan seferimde siyah ırkta inancın yaşamasını, sünnetin par-
lamasını, ahlakın üstünlüğünü İslam’ın selametini, insanlığın ve misafir-
perverliğin kemalini gördüm. Övgü ile ifade ederim ki, siyah ırk, günün
birinde teknik sanat, din, ahlak ve insanlara örnek olmada zirveye çıkar.
Evet, hayatını İslam’a dayayan selamete, ilme dayayan nura, fazilete
dayayan kemale, adalete dayayan ittifaka, ittifaka dayayan güce, güce da-