Page 260 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
259
Cenab-ı Mevla insanı yükselmeden sonra alçalmadan, ilerlemeden
sonra gerilemeden ve kıyamdan sonra kaymadan korusun. Çünkü istidat-
lar çalışa çalışa körlenerek çalışmaz hâle gelmişler. İş çok, kuvvet yok.
Kazanç bol, fırsat yok. Böyle karmakarışık hâl; üzüntüden, huzursuzluk-
tan, meraktan başka bir şey insana kazandıramaz.
Ey insan! Her dikilen taşı nişan, her çıkırı konağa gidecek yol ve her
biten otu tutiya ve tiryak sanma. Çok dikilen ve yığılan taşlar, acı ölümün
korkunç noktasını andırır. Tecrübeden uzak çok çıkırlar (patika yollar),
uçurumla nihayet bulur. Tıbbi tetkikten dışarı kalmış hayli otlar, zehirle
gebe olabilir. Alınması, tatlı hayatı sona erdirebilir nitelikte olabilir.
Bu imtihan ve sınav yapısı olan vefasız ve fani dünyadan sapasağlam,
tertemiz, mutlu ve saadetli, baki ve sonsuz berzah ve ahiret âlemlerine
gitmek istersen; bitmeyecek, tükenmeyecek, pahası biçilmeyecek nimetle-
re, bol ihsanlara, namütenahi lütuflara ermek dilersen zamanını değerlen-
dir. Maddeni ve varlığını insanlığına ve imanına yakışır yollarda harca.
Ruh beden kafesinden uçunca esfel-i safiline değil, salihlerin ruh-
larıyla ala-i illiyyinde kendisine bir makam alsın. İnsan öldükten sonra
mutluluk gülzarına gitmeyince dünyaya gelişinin ve dünyada yaşamın ne
yararı olabilir.
Sırat-ı müstakim denilen, İslam dini ile tabir edilen, hakka ve hakika-
te varan ve vardıran ebediyet çimeninde nimetlerin neşeli günlerine erdi-
ren doğru yoldan ayrılma.
Bu ahlakı, kutsal ve yararlı yoldan gitmeyi kolay bilme. İçinde yürü-
yünce mutlaka sermenzile kavuştuğunu sanma ve arkadaşsız, rehbersiz,
şaşmadan, usanmadan ruhani nimet ve saadet kaynağı olan Mevla’nın
rızasının ermesini kolay bilme.
Bu uzun meşakkatli ve bereketli yolun kıvrımlarını, kavşaklarını,
rampalarını, ince yerlerini, korkunç bölümlerini geçmek için, menzil ve
konaklarını tanımak için, bilen bir rehbere ve maharetli bir mürşide ihti-
yaç vardır.