Page 190 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
189
Sultani fermandan dolayı şaire ömrü boyunca yetecek miktarda para
verilir. Sonra tekrar padişahın huzuruna getirtilir. Kendisine denilir ki:
“Gör ki, erlerin vergisi ömürlüktür. Bir çaput elbiseden, bir lokma ekmek-
ten, boş bir kabulden, anlamsız bir gülümsemeden ibaret değildir. Bir da-
ha bana sövecek onu övecek misin?” Şair de der ki: “Evet onu överim.
Çünkü onun dostluğunda sadık olmasaydım, sizin bu nimet ve lütfunuza
mazhar olmazdım.” Padişah, şairin bu samimiyetini görünce bir daha ha-
zineye gönderir ve kendisine bir o kadar daha mal verilir.
Aya! İnsan sevgisinde samimi olanın mükâfatını kat kat ederse Yüce
Allah’ın kulluğunda samimi olmak nasıldır? Ki, mealen buyurur: “Al-
lah’tan korkan kimseye, Allah çıkış yolunu yaratır. Hiç ummadığı yerden
hesaba gelmeyecek kadar çok, onu rızıklandırır.”
ŞİİR
Seni layık görünce Hak lütuflar çok bağışlar bol.
Edebilsen o kapıda kendini tam kabul et kul.
Nice insan bu dünyadan berzaha alır her gün yol.
Fakat layık olan kimse o âlemde olur makbul.
Evet, ihlas, samimiyet, sadakat hoş asansördür.
Yüceltir kendini her mertebeye koymadan sağ sol.
Her türlü samimiyetten uzak ve münafıkların başı olan Ubey b. Selül,
Resul-i Ekrem (s.a.v.)’in komşusuydu. Beraberinde bir mescide oturur ve
hikmetlerini dinlerdi. Savaşlarına katılırdı. Ama beraberliği ayrılış,
yakınlığı uzaklık ve savaşlara katılması şer kabul edildi. Zira inançtan,
samimiyetten ve teslimiyetten uzaktı. Uzun yolculukta, çarşı pazarda âmâ
olan insanın elini tutarlar fakat el tutana teslimiyet olmayınca âmânın yo-
lunu bulması mümkün değildir.
Zatın birisi uzun yıllar ziyaret ve ibadetle uğraşır. Fakat hâlinde bir
değişiklik bulamaz. Kalbinde sırları gösterir bir ışık, aklında hakikat ve