Page 141 - Vusta

Basic HTML Version

140
HÜSNÜ GEÇER
sine alıştırmış. Hatun bunu sezince o da merkebi kullanmaya başlamış.
Günün birinde cariye ağıla gitmiş, görmüş ki hatun, eşeğin ayakları
arasında ölmüş. Cariye, ölmüş hatunun karnına ayaklarıyla vurarak: ‘Ah-
mak kadın! Akıllı insanın her işi ölçüye göre olmalıdır. Senin gibi ölçüyü
kaçıran elbette ki, böyle pis bir yerde eşeğin ayakları arasında ölür ve ar-
kasında kötü bir ad bırakır!’ demiş.
Ağalar! Merkep dünyadır. Cariye, dünyaya yanaşan, akıllı, dav-
ranışlarında ölçülü hareket eden insandır. Dünya nimetlerinden yararlanır
ama hiçbir zarar görmeden ve kendisine leke sürdürmeden.
Hatun ise dünyaya sarılıp, şehvetlere dalmış, ölçüsüz ve sorumsuz
davranan kimsedir. Günün birinde, haram şehvetlerin ağılında pisipisine
ölür, her şeyini ölçüsüz olarak nefsanî arzularına verdiğinden eli boş ola-
rak ahirete gider.”
Şeyh bu olayı naklederken müfettişlerin rengi soldu, etkilenerek ken-
dilerini topladılar.
Diyorlardı ki: “Kırgınlığı ve pişmanlığı doğuran masiyet, kibirliliği
ve enaniyeti meydana getiren ibadetten üstündür. Çünkü pişmanlık, tövbe
ve günahtan dolayı üzüntü, insanı affa götürür. Ama kendisini beğenmiş,
büyüklük taslayan, ibadetiyle övünen kimsenin enaniyet ve hodbinliği,
kendisini helake götürür.”
Hz. İsa bir gün, cemaatiyle bir köyden geçer. Köy halkından sarhoş,
ayyaş, üstü başı kirli, saçı dağınık ve karışık olan birisi, Hz. İsa’yı cemaa-
tiyle birlikte temizlik, ağırbaşlılık, edep ve olgunluk içinde görünce du-
rumlarına imrenerek şöyle der: “Ya Rab! Her şey Senin kaza ve kaderinle
olur. Her hâlin anahtarı, kudretinin elindedir. Dünyada beni böyle bir ce-
maatin fertlerinden eylemedin, bari ahirette beni onlarla beraber kıl!”
Hz. İsa cemaatiyle yolda giderken, sarhoş da elli veya yüz metre
uzaklıkta boynunu bükerek, kırgın bir gönülle kendilerini takip eder.
Hz. İsa cemaatiyle bir çeşme başında veya bir ağaç gölgesinde istira-
hate çekilir. Sarhoş da, kokusu hissedilmesin, çirkin manzarası görülme-
sin diye uzakta kendilerini şevkle seyreder. Kendisini kötülük girdabında,
onları da mutluluk çimeninde görür.