Page 136 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
135
gamber Efendimiz “Yüce Allah, bilgisiyle amel edene, bilmediğini öğre-
tir”
71
buyurur.
Bu açıklamadan sonra müftü direnişten düştü. Hakikati bilince, hakkı
kabul etti. Şeyh’in elini tutup tövbe etti.
Sohbet meclisinden ayrıldık. Kendisine dedim ki: “Nasıl oldu da di-
renmeden teslim oldun?” Dedi ki: “Çok ağır, oturaklı, akıllı, insani ve İs-
lami duygularla mücehhez büyük bir dava sahibine, insan ne diyebilir?”
Şeyh, Kuveyt’in irşadi seferindeyken Selefiler ve Vahhabiler kendi-
siyle beraber bulundular. Ders verirken en yakınlarına oturdular. Dilleri
uzun, amaçları ayıplama ve kınama olduğu hâlde her ders meclisinde sus-
tular, dinlediler ve etkilendiler. “Dava sahibi ancak budur. Çünkü sözü
hikmet, ahlakı sünnet, davranışı şeriat, derdi ümmettir” diyerek gerçeği
kabul ettiler.
Şeyh’in irşadı maddeden uzak, sadece Allah’ın rızasını kazanmak, İs-
lam dinini yaymak ve Resulullah’ın ahlakını yaşatmak içindi.
Hemen hemen her dersin başında, “Ben siyasetle uğraşmıyorum. Zira
Yüce Allah’ın bana verdiği dinin hizmeti, kulluk vazifesi ve sadat-ı ki-
ramın adabının bildirilmesi her şeyden üstündür. Mal toplamıyorum, bana
verseler dahi kabul etmiyorum. Çünkü Yüce Allah beni zengin ve insan-
lardan müstağni kılmıştır. Her yerde, herkese meydan okuyorum. Bana
maddi yardımda bulunan varsa meydana çıksın. Siyaset ve maddeden
uzak olduğumdan Türkiye’de, Suriye’de, Avrupa devletlerinde ve her
yerde bana karşı güveni, sözümde kabulü, her partiden ve gruptan et-
rafımda insanların izdihamını görmekteyim. Başta bunun için Yüce Al-
lah’a hamt ederim. İkinci olarak hamt ederim ki, Yüce Allah beni insanla-
ra değil de lütfuna muhtaç eylemiştir” diyorlardı.
Şeyh, Karakoçan’ın Korikan köyündeydi. Yörenin insanları etrafını
sardılar. Bereketiyle çok gönüller fethedildi. Çok çılgınlar, fenalıklarını
bırakarak Müslüman olarak yaşamaya başladılar.
71 Keşfü’l-Hafa, 2/265.