Page 130 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
129
âlimlerin görüşlerinden aldığı için düşüncesi doğrudur, niyeti temizdir ve
gösterdiği yön ve yol, saadet ve hakikat menşeidir.
Telmaruf’ta bazen on binlerce ziyaretçi ve misafir gelirdi. Bunların
içinde her seviyede insan bulunurdu. Ama Şeyh, divana gidince seslenir-
di: “Âlimlere yol verin, ileri gelsinler” derdi. Bazen divanın başında belli
kimseyi bırakırdı. Âlimleri içeri aldıktan sonra diğerleri sohbeti dinlemek
için divana girerlerdi. Şeyh, yolda yürüseydi, arabaya binseydi genellikle
yanında âlim bulunurdu. Hele irşatta, barıştırmada, önemli noktalarda
âlim kendilerine yâr ve yardımcıydı.
İşte Şeyh’in hayatı ilme dayalı, âlimlerle beraber olduğundan amaç-
ladığı bütün işlerde başarılı, yaptığı irşatta seçkin ve etkin, dört kıtada
(Asya, Afrika, Amerika, Avrupa) ruhani mürşit oldu. Çok insanlar ir-
şadının bereketiyle cehalet, küfür ve sapıklık karanlığından iman nuruna,
İslam ahlakına ve doğru yola kavuştu. Babası (Büyük Veli Şeyh Ahmed
Haznevî) (k.s.), ağabeyleri (Şeyh Muhammed Masum ve Şeyh Alâeddin)
(k.s.) gibi o da ilmi yaymaya, ilmi öğretmeye son derece önem verirdi.
Medresesinde yaklaşık olarak 600 talebe okuyordu. Bilgiyle mücehhez,
eğitim ve öğretime düşkün, ahlaki seviyeleri üstün, otuza yakın müderris
medresesinde ders okutuyordu. Bütün talebelerin ve müderrislerin masrafı
öz malından karşılanırdı. Üstelik bayram gibi münasebetlerde eve gidenin
harcırahını, kalanların bayram masraflarını verirdi.
Cuma gecesi ihvanı ve irşadı bırakarak talebeleri ve hocaları
sığabildikleri kadarıyla divana çağırırdı. Onlar arasına bilimsel yarışma ve
zekâ denemeleri yapardı. İmtihanı kazanana ödül verirdi.
Bazen de latifeci talebeleri konuştururdu. Onları neşelendirmek, mo-
rallerini düzeltmek, ahlaki ve kültürel seviyelerini yükseltmek için bir-
takım şakalar, latifeler ve hikâyeler dile getirilirdi. Onların muhabbetleri-
ni arttırmak için ilahiler söylenirdi. Sonunda ilmi teşvikle, güzel niyetle,
üstün ahlakla ilgili sıcak sohbetler ederdi. Öyle ki, talebe üstün moralle
ilmi tahsil etmek için, içleri şevkle dolu olarak divandan ayrılırdı.
Medrese; planlı, programlı olduğundan hatip, edip, faziletli ve ilimle
donatılmış insanlara, kıymetli bir fabrika hâlindeydi.