6
            
            
              mük (Kamış Gölü) köyünde dünyaya geldi. 8 yaşına kadar bir âlim olan
            
            
              babasının yanında Kuran-ı Kerim, Süleyman Çelebi’nin mevlidi ile Hü-
            
            
              seyin Ertuşî’nin mevlidlerini okudu. 8 yaşında babası vefat etti. Oğlunun,
            
            
              Elazığda bulunan Şeyh Muhammed Hâdî el-Kavmanî’nin medresesinde
            
            
              okumasını vasiyet etti. Bir yıl onun yanında okudu. İki yıl da Şeyh Mu-
            
            
              hammed Hâdî’nin kardeşi Hacı Mesut Efendi’nin yanında okudu. Fıkıh,
            
            
              Tefsir, bir kısım Sarf ve müfredat-ı Arabiyye’ye tam vakıf oldu.
            
            
              Sonra 11 yaşında iken bir arkadaşı ile birlikte Elazığ’dan Bitlis’e (Nur-
            
            
              şin) yaya olarak okumaya gittiler. Bu, 10 gün süren çok uzun ve meşak-
            
            
              katli bir seferdi. 2 sene Nurşin’de okudu. 13 yaşında Suriye’ye geçti. 7 yıl
            
            
              hiç eve gelmedi. Yaz, kış, gece, gündüz ilim tahsil etti. Orada eski usule
            
            
              göre tahsilini tamamlayıp Şeyh Alaeddin el-Haznevî’den 19 yaşında iken
            
            
              ilmî icazesini aldı. Ondan sonra yanında seyru sülüke başladı. Nakşibendî
            
            
              tarikatının kurallarına uygun kalbî zikri, letaîf zikrini yanında tamamladı.
            
            
              İhlâs, tesbihât ve salavâtla emrolundu. Tarikatın âdâbına göre kendisine
            
            
              murakabe talimatı da verildi.
            
            
              17 yaşında iken medrese usulüne göre kitaplarını bitirdi. 4 yıl da idadiye
            
            
              (lise) medresesinde ders verdi. Ayrıca medrese usûlüne göre sona kadar
            
            
              ders vermekle meşgul idi. 1963’de askerlik hizmeti vakti gelince medrese-
            
            
              den memleketine geldi. Edeble, ilimle dolu bir gençti. Asker oldu. 1965’te
            
            
              askerlik hizmetini bitirdikten sonra Kiğı’nın Kamrud (Hasbağlar) köyüne
            
            
              resmî imam tayin edildi. 20 yıl orada imamlık vazifesi yanında üst seviyeli
            
            
              talebelere de ders verdi. Şiirlerini ihtiva eden Divan-ı Hazîn’i ve bir hik-
            
            
              met kitabı olan Güldan adlı eserini orada yazdı.
            
            
              Sonra Şeyh İzzeddin El-Haznevî hazretlerinin işaretiyle İstanbul’a geldi.
            
            
              Önce Ümraniyede İmam-ı Şafii Camiinde sonra İmam-ı Azam Camiinde
            
            
              imamlık vazifesini gördü. Her iki camide de çeşitli İslamî ilimlerle meş-
            
            
              gul talebeler camilerin müştemilatında okurlardı. Türkçe olarak ilk yazdığı
            
            
              eser, Hanımlara Rehber 5.000 adet basıldı. Kısa zamanda bitti. Şu anda
            
            
              Külliyât-ı Kübrâ, Sırların ve Hakikatlerin Aynası (Türkçe olarak hazırlanı-
            
            
              yor. Bu eserin aslını daha önceArapça olarak kaleme almıştır) adlı kitapları
            
            
              baskıya hazırlanmaktadır.
            
            
              Tarikatte iznini el-Bâz el-Eşheb Şeyh Muhammed İzzeddin el-
            
            
              Haz-nevî’den almıştır. Yaşı ileri gitmekle beraber hergün en az beş