291
            
            
              79- Derlerdi ki: Tarikat şehirde yaşayanların kalplerinin derinliğine ine-
            
            
              mez, çünkü onlarda şehvet ve makamın derdi egemendir.
            
            
              80- Derlerdi ki: Mürşit çok güçlü olmayınca müridin kalbinden ves-
            
            
              veseleri uzaklaştıramaz. Zira Ye’cüc ve Me’cüc önüne sed çeken padişah
            
            
              ancak İskender veyahut onun gücünde birisi olmalıdır.
            
            
              81- Derlerdi ki: Dağda olanlar da, bağda olanlar da, sâdât-ı kirâmın
            
            
              yolunda değiller. Tarafgirlik olmamalıdır. Çünkü siyasette çıkar, madde,
            
            
              ayırma, kayırma, bölgecilik, ırkçılık bariz bir biçimde mevcuttur. Siyasetin
            
            
              gölgesinde irşad, dine çağırmak aslan ininde selamete ve güvene çağırmak
            
            
              gibidir.
            
            
              82- Derlerdi ki: Tarikat Nil nehrinin suyuna benzer. Bazı kimselere su
            
            
              ve sefadır. Bazı kesimlere de kan ve cefadır.
            
            
              83- Derlerdi ki: İhlaslı çalışma kesinkes netice verir. Babam (Şeyh Ah-
            
            
              met el-Haznevi k.s.) Şengal ovasında bir yerleşime gitseydi yerleşimin sa-
            
            
              kinlerinden beraberinde bir veyahut iki kişi namaz kılardı. Şimdi ise tersine
            
            
              dönmüş; bir yerleşime gittiğimizde ahalisinden bir iki kişi hariç tüm ahali
            
            
              bizimle birlikte namazda dururlar. Helal ve haramı, taharet ve necaseti bi-
            
            
              lirler. Bunun tümü şeyhin ve evladının hummalı ve ihlaslı çalışmalarının
            
            
              sonucudur.
            
            
              84- Derlerdi ki: Alim güçlü bir lambaya benzer. Yanan güçlü lambadan
            
            
              karanlık dağılıp, uzaklaşdığı gibi, alimin durduğu bölgeden de cehalet ve
            
            
              doğurduğu her kötülük dağılıp yok olacak. Onun için denilmiş: Alim ilmi
            
            
              ile nurdur, ışıktır, berekettir, barıştır, huzurdur ve yarardır. Oldukça alime
            
            
              yaklaşın, her iki cihanın saadetine kavuşursunuz.
            
            
              85- Derlerdi ki: Dört yıldır Yüce Allah’ın çok büyük lütfuna mahzar
            
            
              olmuşam. Dünya bana düz olmuş. Suriyede, Türkiyede, Avrupada… bir
            
            
              amaç için hangi noktaya başvursam hemen ulaşırım.
            
            
              Şeyh (k.s.) bununla kutupluk makamına işaret ederdi. Zira, bu makam-
            
            
              da her dileğe kolaylıkla erişilir. (Allahın bazı has kulları vardır. Dilerlerse
            
            
              Allah da diler. Bir murad için yemin ederse Allah (c.c.) muradını yerine
            
            
              getirir.) Buna üveysi makamı denilir.
            
            
              86- Derlerdi ki: Bayanlara da erkekler gibi ilim irfan öğretilmelidir.
            
            
              ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ