Page 275 - Sugra

Basic HTML Version

274
8- Diyordu ki, tüm müslümanlar kardeştir. Tüm tarikat ehli samimi
olurlarsa övgüye şayestedir. Ama bazı kesimler maalesef çıkar için şahsi
menfaat için tarikat alanında toz koparmışlar. Tarikatlara zararları olmaz
fakat kendilerini zirveden zehire batırmışlardır. Maddeyi amaçlayan kimse
manaya doğru yol alır mı? Zeval uçurumunda yuvarlanan kemal makamı-
na yükselir mi?
9-İrşadi seferinde bir alim dedi;
“şeyhin himmeti alidir”
. Buyurdu ki;
Müslüman halkta yetenek vardır ama din adamlarında irşad etme yeteneği
yoktur. Varsa Sadat-ı Kiram’ın (k.s.) başına yığılan halk her hocanın ba-
şına da yığılırdı. Görmüyor musun? Sade su kaynağı olan bir çeşmeden
milyonlarca insan, hayvan ve böcek yararlanır. Ama kaynak suyu bulanık
olursa herkesin menfuru olur.
10- Diyordu ki; durmadan Pir ileri gider ise tarikat da parlar ve verimli
olur; bid‘at ve madde olmayınca… Tarikata bidat girerse - erkek ve kadın
iç içe zikir etmeleri gibi, şeyhin bayana el öptürmesi gibi veyahut şöhret
veyahut servete ulaşmak için tarikat vermek gibi- tarikata bir şey diyeme-
yiz; ama tarikat sahibi iflas etmiş demektir.
11- Şeyh (k.s.) çok dirayetli, akıllı ve müdrik olmakla
“Aklım, büyük
şeyh (Şeyh Ahmed Haznevi) (k.s.) aklının bir milyondan ancak bir par-
çası olabilir’’
diyordu.
12- Diyordu ki; rende tahtadan pürüzleri kaldırıp yüzeyini dümdüz etti-
ği gibi beş bin tarikat zikri de kalbin bütün pürüzlerini dümdüz edip girin-
tilerini ve çıkıntılarını ortadan kaldırıp berrak ve parlak hale getirir.
13- Diyordu ki; gavs, kutuplar, nüceba, nükeba ve ebdal dünyada olma-
yınca düzeni bozulur, kıyamet kopar. Ama, bu zamanda nasıl ki her veli
çadırına çekilmiş. Ümmetle ilgilenmiyor. Nasıl ki irşad işini sadece fakirin
yakasına bırakmışlar. (Kendisini kast ederdi. Çünkü nereye konsaydı bera-
berinde binlerce insan bulunurdu. )
14- Diyordu ki; bir müslümanı kötü alışkanlıklarından kurtarıp tevbe
etmesi için azami gayret gösterilmeli. Nasıl ki bir zaman İbnu l- Hacer’in
muğlak ibaresini çözmek için defalarca bakıp düşünürdük; uykusuz kalıp,
çalışırdık. Çünkü birisi bir insanı tarikata getirip hakikati, ibadeti, zikri
KÜLLİYAT-I SUĞRA