250
            
            
              önem vermemektir ve rastgele tedavi etmektir. Toplumun veya ferdin has-
            
            
              talığını tedavi etmek için, bilgisiz ve tecrübesiz tabibe başvurmak, hayata
            
            
              önem vermemek ve insana değer tanımamak demektir.
            
            
              Yol bilmeyen bir insan nasıl beled (kılavuz, rehber) olabilir? Yeterli bil-
            
            
              giye sahip olmayan kimse kendisi karanlıktadır. Başkalarına hayati nokta-
            
            
              ları nasıl gösterebilir? Veyahut mana âleminin konaklarından, derin, çok
            
            
              çetin ve ince yollarından habersiz olan nasıl ebedi mutluluğa ve saadete
            
            
              götürebilir? Ünlü atasözü;
            
            
              
                yarım hoca din götürür, yarım doktor can gö-
              
            
            
              
                türür,
              
            
            
              ne kadar yerindedir.
            
            
              5. Mürşit ilmiyle amel etmelidir. Aksi halde sohbet ve konuşması hiç
            
            
              tesir etmez. Çünkü sözüne inanılmaz. Şeyh (k.s.) şöyle diyordu; bir mürşit
            
            
              sözü ile irşat ettiği gibi işiyle ve özüyle de irşat etmelidir. Özün çürüklüğü,
            
            
              işin çürüklüğüne delalet eder.
            
            
              Hakiki olarak söz, özün yavrusudur. Öz olunca söz olacak, söz özün ni-
            
            
              teliğini ve özelliğini taşır. Zira ağaç olunca meyve olur. Meyve de özünde
            
            
              ve özelliğinde kök gibidir. Kök vardır ki, sudan, havadan aldığını meyve
            
            
              haline getirir. Kök vardır ki, ağacı dallı budaklı ve gür yapraklıdır ama
            
            
              meyve tutmaz. Kök vardır ki, onlardan aldığını tatlı reçel, şifa verici bal ve
            
            
              mayhoş şire haline getirir. Mürşit sözünde ve özünde, suretinde ve siretin-
            
            
              de imkân dâhilinde Muhammedi ve İslami bir hayat yaşamalıdır. Ve bunun
            
            
              için sık sık Yüce Allah’a yalvarmalıdır.
            
            
              Resulullah (s.a.v.) çokça Yüce Allah’a yalvararak şöyle derdi:
            
            
              . َ
            
            
              يا َ
            
            
              ي ْ
            
            
              ن ُ
            
            
              د َ
            
            
              و ي ِ
            
            
              ني ِ
            
            
              د ي ِ
            
            
              ف َ
            
            
              ةي ِ
            
            
              فا َ
            
            
              ع ْ
            
            
              لا َ
            
            
              و َ
            
            
              و ْ
            
            
              ف َ
            
            
              ع ْ
            
            
              لا َ
            
            
              كُ
            
            
              ل َ
            
            
              أ ْ
            
            
              س َ
            
            
              أ يِّ
            
            
              ن ِ
            
            
              إ ! َّ
            
            
              م ُ
            
            
              ه َّ
            
            
              لل َ
            
            
              ا
            
            
              
                “Allah’ım! Dinimde ve dünyamda Senden afv ve afiyet dilerim.”
              
            
            
              43
            
            
              Ve diyordu:
            
            
              .»ي ِ
            
            
              ق ُ
            
            
              ل ُ
            
            
              خ ْ
            
            
              ن ِ
            
            
              س ْ
            
            
              ح َ
            
            
              أ َ
            
            
              ف ،ي ِ
            
            
              ق ْ
            
            
              ل َ
            
            
              خ َ
            
            
              تْ
            
            
              ن َ
            
            
              س ْ
            
            
              ح َ
            
            
              أ ! َّ
            
            
              م ُ
            
            
              ه َّ
            
            
              لل َ
            
            
              ا«
            
            
              
                “Allah’ım yaratılışımı (biçim ve şeklimi) güzelleştirdiğin gibi ahla-
              
            
            
              
                kımı da güzel eyle.”
              
            
            
              44
            
            
              Şakik-i Belhi’nin (k.s.) vefatından sonra Belh havzasının insanları
            
            
              biat etmek için Şakik’in talebesi olan Hatem-i Esamm’ın etrafını sardılar.
            
            
              43 Sünen-i İbn Mâce, hadis no 3871
            
            
              44 Müsned, hadis no 24896
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA