214
            
            
              Havanın özelliği olan kibirlilik, alçakgönüllülüğe ve her şeyin yardı-
            
            
              mından el keserek sadece Allah’tan istemeye dönüşür. Bu halde olan bir
            
            
              insan “es-samed” sıfatına görüntü olur. İmkânı dâhilinde kâfir olsa dahi
            
            
              herkesin ihtiyacını temin etmeye çalışır ama derdini hiçbir mahlûkun ka-
            
            
              pısına götürmez. Nefs bütün arzu ve isteklerini bırakarak Yüce Allah’ın
            
            
              muhabbeti ile meşgul olur. Rahmetiyle yetinir. Kudretine dayanır. İhsanına
            
            
              yaslanır. Bütün kötü ahlaklardan arındırılarak ihtiyaçlarını Allah’ın (c.c.)
            
            
              kanun ve kurallarına göre temine çalışır. Yer, içer, uyur ibadet edebilmek
            
            
              için. Nefsin arzusunu yerine getirip lezzete kavuşmak için değildir. Evlenir,
            
            
              kendisinin ve eşinin namusunu korumak ve insan neslini sağlamak için.
            
            
              Herhangi bir maddi gaye, nefsani istek ve geçici lezzet için değildir.
            
            
              Buna benzer bütün yaptıkları güzel niyetle meydana gelir. Bu makama dö-
            
            
              nüş makamı denilir. Bu dönüş ya sadece nefsedir nebilerin dönüşü gibi.
            
            
              Veya hem nefsedir hem nasadır. Elçi olan peygamberlerin dönüşü gibi.
            
            
              Evet, evliya peygamberlerin varisleridir. Bazılarının sadece amaçları
            
            
              nefsi ayıplardan temizlemektir. Kalbi siyahlıktan ve manevi pastan arındır-
            
            
              maktır. Hayat boyunca kendilerini her bulanıktan ve kirden uzak tutmaktır.
            
            
              Mana âleminde yükselişe meyilleri olmamaktır. Yegane hedefleri en sağ-
            
            
              lam bir şekilde her bid’at ve cehaletten uzak insanları irşad etmekle İslam
            
            
              dinine ısındırıp maddi ve manevi yönlerini olgunlaştırmaktır.
            
            
              Evliyanın başka bir kısmı da hararetleri, cezb u cûşları vahdete ulaş-
            
            
              maya suri ve manevi tecelliyata meyilleri kemal haddindedir. Bu yükse-
            
            
              lişe üryani (çıplak seyir) denilir. Çünkü bu makamda bulunan nefsine bir
            
            
              olgunluğu, kabule şayan bir ibadeti, amaca ulaştıran bir sebebi bulmuyor.
            
            
              Belki her şeyi, her kemal ve her zevali Allah’tan bilir. Fakat bu makamda
            
            
              duran kimse bulanıklıktan, nefsi unutmaktan ve renk değişmekten emin
            
            
              değildir. Meğer Allah (c.c.) bir insana lütfederek temkin ve kararlılık ken-
            
            
              disine ihsan etmiş olsun. Böyle bir insan kırmızı kibritten ve yakuttan daha
            
            
              da azdır. Cenab-ı Hak cümlemize olgunların beraberliğini, özelliklerini,
            
            
              sohbetlerini ve halleri ile hallenmeyi nasip eylesin.
            
            
              Bilmeliyiz ki zikrin her merhalesi ancak şeyhin işaret ve irşadı ile olur.
            
            
              Talim ve terbiyesi ile husule gelir. Ben kitap okurum, kurallara göre zik-
            
            
              rederim ve ulaşırım, diyen kimse aldanmıştır. Çünkü garip olana kılavuz
            
            
              lazımdır. Yolun konaklarını, kıvrımlarını, sarpını ve düzünü görmüş ve
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA