197
            
            
              ُ
            
            
              تْ
            
            
              ن ُ
            
            
              ك : ُ
            
            
              هُ
            
            
              ت ْ
            
            
              ب َ
            
            
              ب ْ
            
            
              ح َ
            
            
              أ ا َ
            
            
              ذ ِ
            
            
              إ َ
            
            
              ف ، ُ
            
            
              ه ُّ
            
            
              ب ِ
            
            
              ح ُ
            
            
              أ ىَّ
            
            
              ت َ
            
            
              ح ِ
            
            
              ل ِ
            
            
              فا َ
            
            
              وَّ
            
            
              نلا ِ
            
            
              ب َّ
            
            
              ي َ
            
            
              ل ِ
            
            
              إ ُ
            
            
              ب َّ
            
            
              ر َ
            
            
              قَ
            
            
              ت َ
            
            
              ي ي ِ
            
            
              د ْ
            
            
              ب َ
            
            
              ع ُ
            
            
              لا َ
            
            
              ز َ
            
            
              ي َ
            
            
              ل َ
            
            
              و ، ِ
            
            
              ه ْ
            
            
              ي َ
            
            
              ل َ
            
            
              ع ُ
            
            
              ت ْ
            
            
              ض َ
            
            
              رـَ
            
            
              ت ْ
            
            
              فا
            
            
              ي ِ
            
            
              ن َ
            
            
              ت ْ
            
            
              ل َ
            
            
              أ َ
            
            
              س ْ
            
            
              ن ِ
            
            
              إ َ
            
            
              و ،ا َ
            
            
              ه ِ
            
            
              ب ُ
            
            
              ش ِ
            
            
              ط ْ
            
            
              ب َ
            
            
              ي ي ِ
            
            
              ت َّ
            
            
              لا ُ
            
            
              ه َ
            
            
              د َ
            
            
              ي َ
            
            
              و ، ِ
            
            
              ه ِ
            
            
              ب ُ
            
            
              ر ِ
            
            
              ص ْ
            
            
              ب ُ
            
            
              ي ي ِ
            
            
              ذ َّ
            
            
              لا ُ
            
            
              ه َ
            
            
              ر َ
            
            
              ص َ
            
            
              ب َ
            
            
              و ، ِ
            
            
              ه ِ
            
            
              ب  ُ
            
            
              ع َ
            
            
              م ْ
            
            
              س َ
            
            
              ي ي ِ
            
            
              ذ َّ
            
            
              لا ُ
            
            
              ه َ
            
            
              ع ْ
            
            
              م َ
            
            
              س
            
            
              .» ُ
            
            
              ه َّ
            
            
              ن َ
            
            
              ذي ِ
            
            
              ع ُ
            
            
              ل ي ِ
            
            
              ن َ
            
            
              ذا َ
            
            
              عَ
            
            
              ت ْ
            
            
              سا ِ
            
            
              ن ِ
            
            
              ئ َ
            
            
              ل َ
            
            
              و ، ُ
            
            
              هُ
            
            
              ت ْ
            
            
              ي َ
            
            
              ط ْ
            
            
              ع َ
            
            
              ل
            
            
              
                “Benim bir velime düşmanlık yapan kimseye apaşikâr savaş açarım.
              
            
            
              
                Benim kulum hiçbir şey ile bana yanaşmamıştır ki, yanımda üzeri-
              
            
            
              
                ne farz kıldığımdan daha sevimli olsun. Kulum durmadan nafilelerle
              
            
            
              
                bana yaklaşmaktadır. Hatta onu seveyim. Ben onu sevince duyan ku-
              
            
            
              
                lağı, gören gözü, saldıran eli ve yürüyen ayağı olacağım. Benden diler-
              
            
            
              
                se kendisine vereceğim. Bana sığınırsa kendisini koruyacağım.”
              
            
            
              14
            
            
              Yani hayatta değerlerini, dinlerini, ölümden sonra iyi adlarını, gönüller-
            
            
              deki sevgilerini koruyarak kendilerine üstün dereceleri vereceğim.
            
            
              Hâşâ, yüce Allah hiç kimsenin eli kolu olmaktan münezzehtir. Yani
            
            
              Yüce Allah bu ermiş kulun organlarını koruma altına alır; onlarla Yüce
            
            
              Allah’ın rızasına uygun olmayan işler yapılmaz. Veyahut organlarına güç
            
            
              kuvvet vererek onlarla öyle işler yapılır ki diğer insanları şaşkınlığa sürük-
            
            
              ler ve acze düşürür. Örneğin:
            
            
              Hz. Ali (r.a.) Hayber savaşında kale kapısını söktü ve kalkan yaptı, savaş
            
            
              bittikten sonra on iki er o kapıyı deviremediler. Hz. Ömer (r.a.) Medine-i
            
            
              Münevvere’de minber üstünde Nihaventteki İbn-i Zenim’e komuta ediyor,
            
            
              Ömer’in sesi oraya gider İbn-i Zenim’in kulağı da aynı sesi duyar. Verilen
            
            
              komuta göre hareket ederek zafere gider.
            
            
              Bunlara benzer kerametler sayı sınırından çıkmıştır. Şeyh Yusuf En-
            
            
              Nebhani’nin Kerametü’l-Evliya, Mevlana Cami’nin Nefahat’ül-Üns vb.
            
            
              kitaplara bakınız. Konu ile ilgili acayibi göreceksiniz.
            
            
              Veyahut zikir sultanı o ermiş kula hâkim olur. Bedeni ve bütün organları
            
            
              zikirle ve fikirle meşgul olurlar. O zaman organlardan meydana gelen her
            
            
              şey uyumlu hale gelir. Yüce Allah’ın rızasına uygundur, hikmete mebnidir,
            
            
              hak ve hakikate dayalıdır. Bu üçüncü sebeptir.
            
            
              4- Sofilere mensup olan avam tabakasından bazı muhalefetleri ve uyum-
            
            
              suz hareketleri müşahede ederler. Mürşitlerine karşı ifrat derecede muhab-
            
            
              14 Buhari, hadis no 6502
            
            
              TASAVVUF