Page 168 - Sugra

Basic HTML Version

167
312. Rasul-i Ekrem (s.a.v.) aydınlatmada, irşatta, düşüncede, hatırlat-
mada, hükümde, adalette, işte, sözde, muamelede, yaşamda, beşeri müna-
sebetlerde, ahlakta, gidişte, amaçta, maddi ve manevi her halükarda yegâne
bir örnektir.
Ermiş insanların hiç birisini göremezsin ki, insanlara Rasul-i Ekrem
(s.a.v.)’den daha merhametli, daha iyiliksever olsun. O Zat-ı Pâk sade rah-
met, sade bereket, sade hikmet ve sade maslahat idi.
313. Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) ilk olarak dar-ı hicrete gelin-
ce, Yüce Allah (c.c.) tertemiz çocukların gönüllerinde dini, itaati, sevgiyi,
gerçeği, imanı, nur ve huzuru halk eyledi, onlara şuuru verdi ki, mübarek
karşılaşmaya gidilince, dillerine akıtılan şu engin manaları taşıyan ibare-
lerle haykırdılar.
Vedalaşma tepelerinden üzerimize on dörtlük ay doğdu.
Çağırıcı Allah yoluna çağırıncaya dek şükür üzerimize vacip oldu.
Ey bize gönderilen Büyük! İtaat edilir emir ile geldin.
Geldin; Medine’yi şereflendirdin. Merhaba ey her çağırıcının hayırlısı.
314. Bu sözler onların tabiatlarının gereğine ve isteğine mebni değildi.
Belki Yüce Allah’ın iradesi onları hakikati belirtmeye dûçar etti. Yoksa bu
kemale işaret eden, bu parlak ve ebedileşen engin manalı ve hakikati taşı-
yan cümlelerin çocuklardan oluşu aklın kapsamından çok uzaktır.
Çocukların bu hali ve mekali (sözü) Fahr-i Âlem’e (s.a.v.) mucize ol-
duğu gibi, devesinin çöküşü ve inlemesi de Rasul-i Ekrem’e mucize idi.
Şöyle:
Ensar, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) geliş haberini aldıklarında, imkân
sahipleri, Medine’nin yerli müminleri hazırlıkta bulundular, her birisi
“bü-
yük insan”
bende misafir kalacak diye bekleyişte kaldı.
Medine-i Münevvere’ye teşrif edince, karşılamaya gittiler. Fahr-i Âlem
gönüllerinin niyetlerine muttali olunca,
deveyi serbest bırakın, o emir
olunmuştur,
buyurdu. Önünden çekildiler yürüdü ve bugünkü Mescid-i
Nebevinin yerine çöktü (orası o zaman hurma harmanıydı). Rasul-i Ekrem
MEVAHİB