Page 145 - Sugra

Basic HTML Version

144
şine girmeye sebeptir. Kudsi hadiste şöyle denmiştir:
“Kibirlilik cübbemdir, ululuk entarimdir (yani bana mahsusturlar).
Kim ki ikisinden birisinin hakkında bana münakaşa ederse onu ateşe
atarım.”
107
Bilmeliyiz ki mücadele gibi husumeti meydana getiren, kin ve adaveti
doğuran, kalbi sertleştiren az hasletler vardır. Onun için hâkimler demiş-
ler yalın ayakla dikenliğe girmekten sakındığın gibi mücadeleden sakın.
Çünkü dikenliğin dikenleri ayağa batar, bedene zarar verir. Mücadelenin
dikenleri kalbe batar ruhu rencide eder.
RABITA
264. Sözlükte rabıta, kâfiyet ve afiyet gibi mastardır, bağlama mana-
sındadır. Amma ahlak ve tasavvuf âlimlerinin ekolünde şeriatı izhar eden,
zahiren ve batınen şeriata bağlı olan hedefi sadece Yüce Allah’ın rızasına
varmak ve vardırmak olan mürşide bağlanmaktan, haliyle hallenmekten,
sureten ve sireten onu kendisine örnek tutmaktan ibarettir.
Rabıta şahıslara ve hallere göre değişir. En kuvvetlisi velilik derecesine
varan şeyhin muhabbetinde fani (yok) olmaktır. Öyle ki muradı muradına
tabi olduğu gibi işleri de işaretlerine uygundur.
Hakikate bakılırsa rabıta teslim ve tasdikten ibarettir. Nasıl ki bu ikisi
miraç olayında ve başka olaylarda da Sıddık-ı Ekber’in (r.a.) özellikleri idi.
Çünkü herkes kitap ve sünneti bilemez. Bilse bile onlardan hüküm çıkarma
ve istinbat gücüne malik olamaz. Malik olsa bile içtihat ve tercih ehliyetine
sahip olamaz. Hal bu iken mürit inancında, sözünde ve işinde veli olan şey-
hi kendisine ayna kılıp ona bakarak işlerini düzene sokarsa kalbi huzur ve
itminana kavuşur. Çok şeytani vesveselerden, şehevani gayri meşru olan
arzulardan, kötü arkadaşın zararından ve bozuk ortamın bulanıklığından
kurtulmuş olur. Özellikle içinde yaşadığımız kirli ortamlarda ve karanlık
günlerde olgun ve olgunlaştırıcı bir mürşidin irşadı olmayınca, mana orada
dursun maddeten bile insan büyük zarara uğrar.
Yüce Allah (c.c.) buyurur:
43
۝
لا
َ
نو ُ
م َ
ل ْ
عَ
ت َ
ل ْ
مُ
تْ
ن ُ
ك ْ
ن ِ
ا ِ
ر ْ
ك ّ
ذِ
لا َ
ل ْ
ه َ
ا او �
ُ
لَ ٔ
ـ ْ
س َ
ف
107. Ebu Davut, Libas: 25; İbn Mace, Züht 16; Ahmet, Müsned II/248.
KÜLLİYAT-I SUĞRA