Page 136 - Sugra

Basic HTML Version

135
249. Aklın idrak etmediği her şeyi inkâr etmek aklın idrakine ve vakıa-
ya (ortam, evren) ters düşer. Çünkü varlıkta çok gaybî şeyler vardır ki ne
aklen, ne vehmen ve ne de hayalen inkârlarına imkân yoktur. Aklın idraki
de gözün görmesi gibidir. Nasıl göz görüş mesafesinin dışında olanı göre-
mez. Akıl da idrak alanının dışında bir şeyi anlayamaz. Bundan dolayıdır
ki Rasul-i Ekrem (s.a.v.) buyurur:
“İnsanlarla akıllarına göre konuşunuz.”
97
. ْ
م ِ
ه ِ
لو ُ
ق ُ
ع ِ
ر َ
د َ
ق ی ٰ
ل َ
ع َ
ساَّ
نلا او ُ
م ّ
ل َ
ک ِ
250. Zaman boyunca aklın idrak etmediği şeyler vardır ve var olacaktır.
Fakat akıl, idraki dışında olanları var olduktan sonra idrak edebilmiştir.
Mesela; yüzlerce yolcuyu, tonlarca yükü havada taşıyan uçaklar, karada
taşıyan trenler, arabalar, aylarca su üstünde ağır yükle seyir eden gemiler,
yirmi milyon nüfuslu bir şehri aydınlatan elektrik, çok uzakta olanı göste-
ren ve haberini bildiren televizyon, faks… v.s. harikalar uzun zaman karan-
lıkta idiler. Akıl üstü varlıklardı, gaybî şeylerdi, kesafetli karanlıkta idiler.
Akıl onları uzun tecrübeden, deneyim ve araştırmadan sonra anlayabildi.
Akıl anlayışından çok uzaktır, çok hakikatler.
“Akıl her şeyi anlar” söyleyen şahsa deli derler.
Diğer kuvvetlere nasıl sınır vardır, onu geçmez.
Akıl kuvvetine de çok sınırlar var; aşılmazlar.
Yaşarsan göreceksin çok şeyi; dün anlayamazdın.
Zamanla anlatır sana, bilimsel net çalışmalar.
AKIL TEK BAŞINAMÜRŞİT OLAMAZ
251. Teslim ve semavi vahye dayanmaksızın sadece akla dayanarak, ir-
şadi çalışma yeterli olamaz. Belki böyle bir işlem beşeriyete zarar getire-
bilir.
Cahiliyet devrinde yine insani akıl vardı. Fakat diri diri kızların gömül-
mesine, hendeklerde ateş yakıp, masumların yakılmasına ve ezici hayatın
sürmesine hüküm veren çıplak akıldı.
Vahye dayanmayan filozoflar, büyük akıl sahipleri olmakla beraber, ma-
97 el-Âdâbu'ş-şer‘iyyü I/296
MEVAHİB