133
            
            
              “
            
            
              
                Nutfeleriniz için iyiyi seçin
              
            
            
              .”
            
            
              96
            
            
              ْ
            
            
              م ُ
            
            
              ک ِ
            
            
              ف َ
            
            
              طُ
            
            
              ن ِ
            
            
              ل او ُ
            
            
              ر َّ
            
            
              ي َ
            
            
              خَ
            
            
              ت
            
            
              denilmiştir.
            
            
              242. Ehliyetsiz kimseye öğüt vermek kumsal toprağa suyun salması gi-
            
            
              bidir. Kumsal toprağa ne kadar su verirsen ver, onda ne bitki ne de deği-
            
            
              şiklik göreceksin. Onda gördüğün rutubet, az ısı ile ve hafif rüzgar ile gaib
            
            
              olur. Söğüt ağacını hayat suyu ile de sularsan ondan meyve alamazsın. Hu-
            
            
              lasa liyakatsiz bir şeye terbiye vermenin neticesi hüsran ve pişmanlıktır.
            
            
              243. Hz. Hamza ve Ebu Leheb yakınlıklarında ve asr-ı saadette yaşadık-
            
            
              larında bir seviyede idiler. Nübüvvet nuru ikisine de uzanmıştı, Rasul’ün
            
            
              (s.a.v.) sesi ikisine de duyurulmuştu. Fakat birisi hakkı savunmak için batı-
            
            
              la saldıran, cennetlik, asırlarca dillerde övgü destanı, din ve dünya pehliva-
            
            
              nı oldu. Çünkü yetenekliydi, teslim ehliydi. Diğeri ise cehennemî, mutsuz,
            
            
              asırlar boyunca kötülükle anılır ve kalplerin menfuru oldu. Çünkü yetenek-
            
            
              siz, kibirli, materyalist ve egoist yaşamak isterdi.
            
            
              244. İnsan mutlu olarak yaratılmamışsa yeteneksizdir, terbiyeyi alamaz.
            
            
              Böyle birisinin terbiyesi ile uğraşan pişmanlık girdabına girer, çabası kı-
            
            
              sır kalır. Günün birinde umut kırıklığına uğrar. İki Musa vardı. Birisini
            
            
              Cibril-i Emin (a.s.) besleyip büyüttü. Diğeri de firavun gözetiminde gelişip,
            
            
              ergin hale geldi. Cibril’in Musa’sı kâfir oldu, çünkü yeteneksizdi (Sâmiri).
            
            
              Firavunun Musa’sı (a.s.) ise rasul, beşeriyete ışık kaynağı ve hakka giden
            
            
              yolda belirgin bir işaret oldu. Zira istidatlı ve kabiliyetliydi.
            
            
              
                KADER
              
            
            
              245. Kader hazırlanmış ve planlanmış ezeli bir hükümdür. Kaza ezeli
            
            
              hükme uygun varlıkların, varlık âlemine çıkarılmaları için verilen kesin
            
            
              ilahi hükümdür. Başka bir tabirle, kader ezeli bir kroki ve çizelgedir. Kaza,
            
            
              ezelde çizilen çizelgeye göre ebedde varlıkların varlık âlemine çıkarılma-
            
            
              sıdır.
            
            
              Öyle ise bütün olaylar büyük olsun, küçük olsun varlık nehrine dökülüp
            
            
              akıtılmasının kaynakları sadece tanımlanan ezeli kaderdir.
            
            
              246. Kadere inanmak akla çok çok zor geliyor. Çünkü kader gaybdır,
            
            
              metafiziktir, düşünce gücünün dışındadır. Kader gülzarından akla bir koku
            
            
              96 Buhari, Nikah 12; İbn Mâce, Nikah 46
            
            
              MEVAHİB