Page 114 - Sugra

Basic HTML Version

113
mülûkâne bir akış ve davranış değildir.”
Sultan dedi:
“Ben Ayaz’ın sözüne ve yüzüne âşık değilim. Belki huyuna ve özüne
müştakım”
.
Bir seferde sultan hazinesini taşıyan deve kaydı. Üstündeki sandıklar
düşüp, parçalandı. İçlerindeki mücevherat dağıldı. Ayaz’dan başka herkes
mücevheratı kapmaya koyuldu. Dedim:
“Ayaz! Sen niçin elalem gibi kendine bir şey toplamadın?”
Dedi ki:
“Dünya malı için padişahtan ayrılmak akıl karı değil. Padişahtan bir
an olsa ayrılmayı istemiyorum. Zira padişahın sevgisini kazanırsam dün-
ya benimdir. Padişah sevgisini elden edersem dünya neme gerek!”
172. Allah bizleri mesut ve bahtiyar eylesin. Saldırıdan sonra kaçıştan,
sıcaklıktan sonra soğuktan ve sevinçten sonra üzüntüden bizi muhafaza
buyursun. Çünkü kulların kalpleri Allah’ın iki parmağı arasındadır. Diledi-
ği gibi çevirir, istediği yöne verir ve arzuladığı işi kendilerine sevdirir.
İnsan ne kadar güçlü, yetenekli, dirayetli ve imkân sahibi olursa olsun
kendisini kader darbeleri karşısında çok aciz bilmelidir. Zira ilahi iradeyi
engelleyen hiçbir şey olamaz.
173. Huşu; ibadet eda edilirken kalbin huzurundan ve bedenin durgun-
luğundan ibarettir. Böyle bir ibadetin husule gelebilmesi için kul kendisini
zayıf, ibadetini az, Rabb’ini büyük, nimetlerini çok, çabasını kıymetsiz,
mükafatını çok bilmelidir. Bu yüce huzurun hakkını veremediğinden üzül-
melidir. Böyle bir ibadetin edası elbette ki, kalbe feyizleri akıtır. Akla nur-
ları uzatır. Nefse temizliği ve nezaketi kazandırır.
“İnsanın izzeti ibadette-
dir”
sözü hikmetin ta kendisidir.
Şüheyr oğlu Abdullah şöyle diyor:
“Allah elçisine (s.a.v.) geldim. O da
namaz kılmakta idi. Ağlamaktan içine demirden yapılmış kaynar çömle-
ğin sesi gibi ses vardı.”
67
İbn-i Mesut (r.a.) demiş: Allahın elçisi (s.a.v.) bana dedi:
Yanımda oku.
Hemen dedim:
Ey Allah’ın Elçisi üzerine nazil olduğu halde nasıl ya-
nında okuyabilirim?
Buyurdu:
“Gerçekten ben başkasından dinlemeyi
severim”
. Hemen Nisa suresini okudum.
67 Nesâî, Sehiv 18; Ebu Davut, hadis no 904; Müsned, 2/26, hadis no 16435.
MEVAHİB