Page 39 - Vusta

Basic HTML Version

38
HÜSNÜ GEÇER
Bizim tahsilimiz, ilme zaman harcamamız daha fazla olmakla birlik-
te, müşkülleri çözmede, ders anlamada, olgun davranışta ve hafızanın
güçlü olmasında Molla Şerif’e kavuşamazdık.
Çünkü maddi durumu, dünyevi hâli güzel ve düzgün; yiyecekler ve
içecekler hususunda bizden daha üstün idi. İşte, maddenin düzelmesi ye-
terli yeteneklere götürür. Bulanığı sadeleştirir. Zihinde kapmayı, hafızada
taşımayı, akılda anlamayı ve davranışta uygunluğu daha da artırır.
“Kemal ve cemal güzel beslemekle; güzel beslemek, maddi varlık ile
ölçülür” denilmiştir.
HAS HÂLLER KIYASI KABUL ETMEZ
Denilirse: Resul-i Ekrem (s.a.v.) gıdalanma hususunda zayıf idi. Ama
istidadında sarsıntı, yeteneğinde yetersizlik hiç de bulunmazdı.
Denilir: O, ona özgü bir hâl idi. Has hâlde, özgü özellikte kıyas (ken-
dinden pay biçmek) caiz değildir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.)’E ÖZGÜ BAZI HÂLLER
Mesela; Kuşluk veya İşrak namazı kılmak, misvak (diş fırçası)
taşımak, gece namazı (teheccüd) kılmak, bize değil ama peygamberimize
vacip idi.
Sadaka, zekât almak, yazı öğrenmek, şiir yazıp söylemek ve cariyeyi
nikâh etmek bize değil, Peygamber Efendimize haram idi.
Yemeden, içmeden birkaç gün art arda oruç tutmak, ganimetten iyisi-
ni seçip almak, bir olayda hem hâkim ve hem de şahit olmak, kendisine
ve çocuklarına tanıklık yapmak, dokuza kadar evlilik yapmak ümmete
değil, kendilerine caiz idi.
Hanımları ve cariyeleri vefatından sonra ümmete haram idiler.
Hanımları, hatırı için bütün hanımlardan üstün idiler. İyilik yapsaydılar
sevapları, kötülük yapsaydılar günahları kat kat olurdu. Hanımları mü-
minlerin anaları gibi idiler. Peygamber (s.a.v.) hem müminlerin hem de
müminelerin babaları gibiydi.