Page 250 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
249
Genç ondan dolayı kör doğanı, alacayı iyileştirirdi. İnsanları diğer
hastalıklardan da tedavi ederdi.
Anadan kör olan kralın bir veziri olaydan haberdar oldu. Çok hediye-
leri ona getirdi ve “Bana şifa bulursan burada ne varsa hepsi senindir”
dedi.
Hemen genç “Ben hiç kimseye şifa bulamam, ancak şifa veren Yüce
Allah’tır. Yüce Allah’a inanırsan ona yalvarırsan o da sana şifa verir” de-
di.
Hemen Yüce Allah’a inandı, Yüce Allah da ona şifa verdi. Hemen
krala geldi ve daha önce oturduğu gibi kralın yanında oturdu.
Kral: “Gözlerini sana iade eden kimdir” dedi.
Vezir: “Rabbimdir” dedi.
Kral: “Benden başka sana rab var mı?” diye sordu.
Vezir: “Benim ve senin rabbin Yüce Allah’tır” dedi.
Kral onu tutukladı. Durmadan işkenceye tabi tuttu. Ta ki vezir genci
gösterene kadar. Genç hemen getirildi.
Oğulcuğum! “Sihrin öyle bir sınıra kavuşmuş ki, anadan kör doğana,
alacaya şifa bulursun. Böyle yaparsın, şöyle yaparsın” dedi.
“Haşa! Ben hiçbirisine şifa veremem, şifa veren ancak yüce Al-
lah’tır.”
Onu da tutuklattı, durmadan işkenceye tabi tuttu, ta ki rahibi göstere-
ne kadar.
Rahip getirildi ve ona “Dininden dön!” denildi, dönmedi.
Testere işletildi, testere başının ortasına konuldu, onu yardı. Hatta
ikiye bölündü iki bölümü de yere düştü. Sonra kralın veziri getirildi, ona
da “Dininden dön!” denildi, dönmedi. Testere onun başının ortasına da
konuldu, hemen o da iki parçaya bölündü. Hatta ki iki bölümü yere düştü.
Daha sonra genç getirildi, ona da “Dininden dön!” denildi, dönmedi. Kral
onu birkaç arkadaşlarına ve yandaşlarına teslim etti, “Bunu şöyle şöyle
dağa götürün ve onunla dağa tırmanın, zirvesine kavuştuğunuz zaman di-
ninden dönerse pekâlâ yoksa hemen zirveden aşağıya atın” dedi.