Page 25 - Vusta

Basic HTML Version

24
HÜSNÜ GEÇER
* Denilirse: “
ﷲﺍ ﱠﻻﺍ ﺐﻴﻐﹾﻟﺍ ﻢﹶﻠﻌﻳ ﹶﻻ
Gaybı ancak Allah bilir.” Cümlenin gere-
ği gaybı bilmek Allah’a mahsustur. Hâl bu iken Hızır nasıl gaybı bilir ve
gaybdan konuşur?
Denilir: Gayb, akıl anlayışından ve hissin sezgisinden kayıp olan her
şeye denilmesi kabul edilse bile, Yüce Allah Kadir-i Mutlak’tır. Dilediği
kimselere kayıp olanı bildirebilir. Yoksa mümkün olanda aciz kalmak ek-
sikliktir. Uluhiyet makamına şayeste olamaz.
Çok âlimler derler ki: “Gayb mastardır. Mübalağa için gaibin yerinde
kullanılmıştır. Öyle ise ‘gayb’, çok gaib olandır. Mesela Yüce Allah, me-
lekleri, kitapları ve peygamberleri, kıyamet gününe kadar çok gaibdir.
Bunların künhünü bilmek Allah’a mahsustur. Bunların dışında her gaib
olanı Yüce Allah kullarına bildirebilir. Ehl-i sünnet ve’l-cemaatin inancı
da budur. Onlar da Müslümanların en güzel örnekleridir.”
HANIMLARA ÖRNEK HAZRETİ MERYEM’İN ANNESİ
Fakuza’nın iki kızı vardı. Birisi “İşa”, Hazreti Zekeriya (a.s.)’nın
hanımıydı. Diğeri “Henne”, İmran’ın hanımıydı.
İmran toplumunda hatırı sayılır, asaletli ve aşiretinin büyüğü idi. Bü-
yük işler onunla karara bağlanır ve çözülürdü.
Henne’nin uzun zaman çocuğu olmadı. Çocuk doğurma yaşını geçti.
Bu hususta bedensel yeteneğini ve ümidini yitirdi.
Bir gün bir ağacın gölgesinde otururken gördü ki, bir kuş civcivine
yiyecek yedirir. Her ana gibi, dişilik duyguları çocuk doğurmaya ve yavru
beslemeye karşı kaynamaya başladı:
“Ya Rab! Yaşım ileri. Bugüne kadar kısırlık bana hâkimdir. Ama sen
Kadir-i Mutlak’sın. Hazinelerin lütuflarla doludur. Bana da bir erkek yav-
ru lütfet. Boynumun borcu olsun ki, onu Mescid-i Aksa’ya adak ederim.
Onu ne hizmetimde ve ne de dünyanın diğer işlerinde çalıştıracağım” diye
yalvarışta bulundu.