Page 236 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
235
Tirmizi, Nesayi ve İbn-i Hibban’ın rivayetine göre: “
ﺗ ﻢﹶﻟﹶﺃ
ﻪﱠﻠﻟﺍ ﺏﺮﺿ ﻒﻴﹶﻛ ﺮ
ﹰﻼﹶﺜﻣ
ِﺀﺎﻤﺴﻟﺍ ﻲﻓ ﺎﻬﻋﺮﹶﻓﻭ ﺖﹺﺑﺎﹶﺛ ﺎﻬﹸﻠﺻﹶﺃ ﺔﺒّﹺﻴﹶﻃ ﺓﺮﺠﺸﹶﻛ ﹰﺔﺒّﹺﻴﹶﻃ ﹰﺔﻤﻠﹶﻛ
Allah’ın, hoş bir sözü; kökü sağ-
lam, dalları göğe doğru olan, Rabbinin izniyle her zaman meyve veren
hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun? İnsanlar
ibret alsın diye Allah onlara misal gösteriyor.”
152
Ayetteki şecere (ağaç),
hurma ağacıdır.
Daha fazla anlamak için teşbih ve misallerin getirilmesi, hafızada tam
olarak yerleşmesi için soru-cevap şeklinde bilgi alışverişinde bulunul-
ması, küçüğün bildiği hâlde saygı gösterip büyüğü geçmemesi, “Bilgi Al-
lah’ın vergisidir. Dilediğine küçük olsa da bağışlar” sözünün çok doğru
olması, ilmin tek bir meselesi bazı durumlarda bütün dünyaya bedel ol-
ması, babanın evladının bilgisinden ve hikmetinden dolayı çok sevilmesi
ileride gelecek hadisin ifade ettiği noktalardır ve işaret ettiği konulardır.
Öyleyse “Her hadis çok sırların hazinesidir” sözü çok doğrudur.
Hurma sıcaktır, yumuşaktır, soğuk organları güçlendirir. “Taze ço-
cuklara yaş hurmayı tattırın. Olmazsa kuruyu tattırın, şifadır” denilmiştir.
Seleme Binti Kays, Peygamber (s.a.v.)’den şöyle rivayet etmiştir:
“Hamilelikte hanımlarınıza hurma yediriniz. Bir hanımın, hamilelikte yi-
yeceği hurma olursa yavrusu uslu ve akıllı çıkar.”
DİKKAT!
Nemrutların, Firavunların mekânetleri (şerefleri), şeytanların bilgisi,
Karunların varlığı, Şeddadların, Âdların, Semudların gücü, sayıları,
imkânları, Kenanların, Kabillerin ve Ebu Leheblerin soyu ve nesepleri
afetlere karşı kendilerine ne yarar sağladı? Kurtuluşa doğru, ne yol gös-
terdi?
Dikkat et! Nimet senin gibi sonra peyda olmuştur. Sonra meydana
gelen nimet senin gibi payidar olmaz. Bilakis her an zeval uçurumunun
dudağındadır ve yok olmaya mahkûmdur. Daha ki, elindedir. Yüce Al-
lah’ın rızasına ve insanların sevgisine araç eyle. “Gün geçer, devran dö-
ner, beden söner, varlık yokluğa ve imkân üzüntüye dönüşebilir.”
152 İbrahim, 24-25.