Page 193 - Vusta

Basic HTML Version

192
HÜSNÜ GEÇER
sin. Eşitlikten ayrılma, aşınacaksın. Adalet, yeryüzünde Yüce Allah’ın
terazisidir. Yüce Allah’ın terazisinde hıyanet eden, neden emin olabilir?
Mesela, gemiye binmiş bir takım gafiller, tabiata meftun ve yarının
olaylarından sakınmayan cahiller kahkaha atarak “Felek yarımızdır. Dün-
ya daimi diyarımızdır” sanarak bütün neşvet ve neşe içinde denizde sey-
rüsefer ederler. Kaptan maharetli, gemi ayıpsız ve sağlam, azık yeterli
derecede, oh hayat bize güler güldür. Deniz bize çemenzar hâlindedir, gel
keyfim gel diyerek seyr ü sefaya devam ederler.
Karşıdan gelen sürü sürü yunus balıkları belirince bakmak için gemi-
nin yunuslar tarafına yığılırlar. Yunus taklidi yaparak sürtüşüp kucak-
laşırlar. Haberleri yok ki, yunuslar deniz fırtınasından, deli dalgadan ka-
çarlar. Onlar yunusların bakışlarıyla uğraşırken art arda gelen dalgalara
kapılırlar; geminin dengesi bozuk, dalgalara bakan tarafı eğik olduğundan
dalgalar kolayca gemi içine saldırır. Gemiyi içindekilerle beraber suya
gömerek gark-ı ab ederler.
Dikkat; binicilerin boğulmalarının birinci etkeni geminin dengesinin
bozulmasıydı. İkincisi balıklarla eğlendiklerinden gaflete dalmalarıydı.
Gafil olmasaydılar bir tarafa yığılmazlardı, denge bozulmazdı ve helake
uğramazlardı.
“Devletin devrilmesi, dengenin bozulmasındandır” sözü, çok doğru
bir sözdür. Genel olarak dengenin bozulması da, ayırıp kayırmaktan,
hakkı hak sahibinden almaktan veya hakkı hak sahibine vermemekten do-
ğar. Bunun yegâne amili de, hasettir. Hasedin sebebi de dünya hırsıdır.
Yüce Allah mealen şöyle buyurmaktadır: “De ki: Yaratıkların şerrin-
den, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücü-
lerin şerrinden, haset ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tanyerini ağartan
Rabbe sığınırım.”
115
Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurur: “Hasetçi efendi olamaz. Ateşin
odunu yiyip tükettiği gibi haset de hasenatı (iyilikleri) yiyip yok eder.”
Denildi: “Ey Allah’ın Elçisi, insanlardan hangisi daha hayırlıdır?”
Buyurdu: “Her sıcak kalpli, çok doğru dilli.” Dediler: “Çok doğru dilliyi
115 Felak, 1-5.