Page 15 - Vusta

Basic HTML Version

14
HÜSNÜ GEÇER
FIRTINA SERÇESİ
Bu kuşçuğun ağırlığı iki yüz, iki yüz elli gramı geçmez. Bol karlı yer-
lerin, şiddetli esen rüzgârların ve korkunç fırtınalı rampaların çalıları ve
gevenleri arasında yaşar. Göçer kuşlardan değildir. Kışın en karlı ve en
şiddetli fırtınalarında bile vatanını bırakmaz. Azgın fırtınalarda ancak o
yaşar. O vatandan ayrılmamak için çok çetin mücadele vererek hayatını
sürdürür. Canı pahasına çalışır, gene vatanını bırakmaz. Geven ve sık
çalılar arasında kendisine özgü yaptığı yuvadan ayrılmaz. Dikenliğini teh-
like dolu günlerde bile göz ardı etmez.
Ey genç, içi iman dolu Müslüman ve ana kucağından beri Yüce Al-
lah’ın razıkıyyetine inanan insan! Bir serçe gibi de olmuyorsun. Bu güzel
İslam diyarını, nur, din, edep, insanlık ve iffetle bezenmiş dağlarını ve
derelerini bırakarak darü’l-harbi (vatandaşı Müslüman olmayan devlet)
kendine vatan ediniyorsun.
Sana hiçbir şey diyemem. Çünkü sen camiyi gördün, cemaate
katıldın, âlimin yüzüne baktın, dinî sohbetleri ve ruhî hayatı artıran vaaz
ve nasihati dinledin ama evladının dinini, ahlakını ve benliğini nasıl ko-
ruyabilirsin? Ki, gittiğin yerin okulunda okurlar. Girdiğin ulusun çocuk-
larıyla büyürler, kültür ve medeniyetlerine kapılarak başka bulanık ve sa-
dece maddeye yönelik bir medeniyet batağına saplanırlar. –İman, İslam
bir yana– insanlığın özünden bile ayrılırlar.
Evet, az çok para pul sahibi oldun ama insanlığını kaybettin. Para
üzerine emekli oldun fakat yavrularına verdiğin emek hiçe gitti, heba ol-
du. Zira evladın ne amacında, ne kıvancında, ne huyunda, ne özünde, ne
dilinde, ne sözünde, ne işinde ve ne de gidişinde senin gibi değildir. İn-
sanlığını paraya değiştirene yazıklar olsun. Ciğerine hançer saplanmış o
topuk dikeniyle uğraşır. Şiddetli sıcak başakta tane bırakmamış, o sap ve
samanın derdine düşmüş.