Page 149 - Vusta

Basic HTML Version

148
HÜSNÜ GEÇER
Ali Erramiteni, işçilerin toplandığı yere gider. Yüzlerine bakar ve be-
ğendiği iki işçiyi yanına çağırır, yevmiyelerini sorar ve onlara: “Gelin,
yanımda çalışın. Elinize geçen yevmiyenin iki katını size vereceğim ve
sizden maddi ve manevi yardımımı esirgemeyeceğim” der.
İşçiler, yanlarında dokuma işine başlarlar. Kısa zamanda edaları,
edepleri, renkleri ve davranışları değişir. Her yönden olgun ve uygun
olurlar. Sonra onları gönderip başka işçileri getirirler. Böylelikle işi de,
etbaı da özel ve tüzel insanlardan dolup taşarlar.
Vezirin birisi haset ederek sultana: “Falan yere bir derviş konmuş,
yöre halkı hep onu sever, ona gider. Bu işin daha ziyade ileri gitmesi
mülkün zararına sebep olabilir. Hemen tedbir almak gerek” der.
Sultan, Ali Erramiteni’yi saltanat divanına çağırır, onlara “Harzem-
şah’ı terk edin!” emrini verir. Ali Erramiteni imzalı oturma izni olan bel-
geyi Sultan’a gösterince Sultan mahcup olarak şöyle der: “Gidin, birkaç
gün işinizi düşünür, durumu incelerim.” Daha sonra Sultan, casus olarak
bazı adamlarını halkın içine, bazılarını da Ali Erramiteni’nin içinde bu-
lunduğu cemaate gönderir. Görürler ki, su baraj duvarlarını aşmış, halkın
gönüllerinde muhabbetten güller, zikirden izler ve bağlılıklar oluşmuş.
Sultan hakikati öğrenince haşemesiyle Ali Erramiteni’ye gider. Bir-
likte eli üzerine biat ederler. Mülkünde daha güvenilir bir hâle gelir. Sal-
tanatı ve seviyesi daha da güçlenir ve yükselir.
85
Şeyh diyordu ki: “Mürşide tam teslimiyetle ta işin başında düşünmek
ve tedbir almak da lazımdır. Yoksa zamanla değişen, gelişen hadiselere
karşı insan şaşırır kalır.”
Resulullah, çölden gelip devesini serbest bırakarak ve ‘Ben ehl-i te-
vekkülüm. Allah ne demişse o olur.’ diyen adama şöyle buyurdu: “Deveni
bağla, sonra tevekkül et.”
86
85 Reşahat, 40.
86 Keşfü’l-Hafa, 133/1.