98
            
            
              şereften uzaklaştırır. Meyvesi pişmanlıktan başka bir şey olamaz. Çalışma-
            
            
              yan bir talebe imtihan gününde başarır mı? Tembel olan bir insan amaçları-
            
            
              na erebilir mi? Şu halde her türlü tembelliğin tozundan silkelen, gevşeklik
            
            
              bataklığından uzaklaş ki amaçlar sana ‘evet’ desinler.
            
            
              126. Gevşek toprak kendisine atılan her şeyi kabul eder. Üzerine düşen
            
            
              her sıvı içine nüfuz eder. Gevşek insan da böyledir; kendisine söylenilen
            
            
              her şeyi kabul edip etkilenebilir. Fakat toprağın kıymetlisi gevşek olanı-
            
            
              dır. Çünkü ancak o bitki ve bereketin kaynağıdır. Buna karşılık insanın en
            
            
              seviyesizi gevşek olanıdır. Çünkü böyle bir kimsede kuru kuruntulardan
            
            
              ve ham hayalden başka bir şey olamaz. Daima noksanlık ve batışa doğru
            
            
              yol alır. Öyle ise tembel ve gevşek huylu kimselerden uzak kaçın. Yoksa
            
            
              halleriyle hallenip dünya ve ahirette hüsrana uğrayacaksınız. Amaca giden
            
            
              yollarda donup kalacaksınız.
            
            
              Allah’ım! Rızana giden yollarda gitmeyi ve rızanı kastedip büyük gay-
            
            
              retle çalışanlarla beraber olmayı bize nasip eyle.
            
            
              
                FEYZ, NİSBET, KEŞF
              
            
            
              127. Feyz nurani bir haldir; lâhût semasından (Yüce Allah tarafından),
            
            
              ermişin kalbine akar. Nisbet ise bir kemaldir; velinin kalbinden yansıma
            
            
              yolu ile müridin kalbine ulaşır. İnsan bu iki vergiye veyahut birisine kavu-
            
            
              şunca aklında uyanma, ruhunda dinçlik, kalbinde muhabbet, dilinde, belki
            
            
              bütün bedeninde zikri hisseder. Öyle ise feyz ve nisbetin makamı sevgi
            
            
              makamıdır.
            
            
              Keşf, irşat ve terbiyeyi hakkıyla gördükten sonra, kalbini masivadan ter-
            
            
              temiz haline getirdikten sonra ve nefsi fenadan kurtulup beka derecelerine
            
            
              ulaştıktan sonra hayli şeylerin hakikati ve mahiyeti olduğu gibi kendisine
            
            
              zuhur eder ve çok gizli sırlar basiretine karşı görünür hale gelir. Öyle ise
            
            
              keşfin makamı ilmi bir makamdır. Kul bu makama ulaşınca keşfi, hakika-
            
            
              tin ta kendisi olur.
            
            
              128. Abdulgafur-ı Lari (r.h.a.), üstazından (Mevlana Nureddin Abdur-
            
            
              rahman el-Cami k.s.) sorar:
            
            
              
                Beni bir amele delalet et ki ona yapışayım.
              
            
            
              Cevaben şöyle der:
            
            
              
                Bununla uğraş, tüm iş bundan ibarettir
              
            
            
              ve kalbine
            
            
              işaret eder.
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA