90
            
            
              Evet, tertemiz bir ayna güneşin karşısında tutulunca yansıma yoluyla
            
            
              bir güneş de onda zuhur eder. Öyle ki, aynanın yüzü nereye verilirse he-
            
            
              deflediği noktadan gölgeyi kaldırarak ona başka bir aydınlık ve güzellik
            
            
              kazandırır.
            
            
              109. İnsanın latifeleri bir taraftan sade ve yansıtıcı diğer taraftan da ma-
            
            
              sivaya kapalı olursa gönüllere bilgiler akar, sırlar inkişaf meydanına çıkar.
            
            
              Yani ayna gibi bir tarafı görüntüye engel olunca ancak görülen varlıkları
            
            
              yansıtabilir. Â ya, normal camda yansıma ve teaküs olur mu? Veyahut nor-
            
            
              mal kalpte ince hakikatler tecelli eder mi? Herhalde cevap hayırdan başka
            
            
              bir şey değildir.
            
            
              110. Güzellik kraliçesi ancak gül bahçelerine, çemenzarlara seyran için
            
            
              gider gelir. Krallar saraylarda onları beklerken çöplüklerde ne işleri var?
            
            
              111. Evet, gönüller masivanın hayalleriyle kirli, gafletlerle karanlık,
            
            
              tamahlarla hasta oldukları halde âlem-i manadan uzanan nuranî ışınlar
            
            
              geldikleri gibi geri çekilirler. Çünkü o mukaddes nurlar tertemiz olanı
            
            
              bulmayınca yararsız hale gelirler. Şehvetlerle, kötülükle emreden nefsin
            
            
              istekleriyle karalmış, çeşitli vesveseler ve çürük düşüncelerle zedelenmiş
            
            
              gönüller; rutubetli, küflenmiş, nem kokan mağaralara benzerler. Böyle yer-
            
            
              lerde hastalıklardan muhafaza olunmadığı gibi istenilen hayat da yoktur.
            
            
              112. Bilmeliyiz ki, paslanmış kabın temizlenmesi için kalaycı, ateş ve-
            
            
              kimyevi bazı maddeler şarttır. Ta ki temiz olup yemeklere zarf, pişirme-
            
            
              ye kap olsunlar. Yoksa paslı kirli kaplarda yiyecek pişirilir mi? Saklanır
            
            
              mı? Saklanıp pişirilse bile çeşitli hastalıklara sebep olmaz mı?  Böylesine
            
            
              günahların kirleri, gafletlerin dumanları bir kalbi istila ederse bir mürşit
            
            
              lazımdır ki ona muhabbet kuralları öğretsin. Ta ki muhabbet petrolüyle
            
            
              hareket etmeye başlasın. Öyle bir hareket ki sırları ve latifeleri gösteren
            
            
              nurların uzanmasına yegane amil olsun.
            
            
              113. Mürşidin nasihatleri gönülleri cilalandırmak için en büyük kimyevî
            
            
              saadettir. Peygamber (s.a.v.) buyurur:
            
            
              ُ
            
            
              ة َ
            
            
              حيصَّ
            
            
              نل َ
            
            
              ا  ُ
            
            
              ني ّ
            
            
              دل َ
            
            
              ا
            
            
              
                “Din ancak nasihattir.”
              
            
            
              38
            
            
              Risaletpenâh’ın (a.s.)
            
            
              
                ‘din sadece nasihatten ibarettir’
              
            
            
              demesi nasi-
            
            
              38. Buhari, iman 42; Müslim, hadis no 106; Ebu Davut, Edeb 59
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA