Page 64 - Sugra

Basic HTML Version

63
“Emanet vasfını haiz olmayan kimsenin dini yoktur”
2
.
15. Olgun iman ancak Yüce Allah’ın, sıfatlarının ve esmâü’l-hüsnânın
manalarının bilinmesinden doğan tanınmasıyla oluşabilir. Marifet (Yüce
Allah’ın tanınması) iyilikleri yapmakla, iyilerle sohbet etmekle ve ilahi
kudret eserlerinde düşüncenin dolaşmasıyla kalbe uzanan bir nurdur.
16. İman olgunlaştıktan sonra her rağbet edilenin ve istenilenin elden
çıkması kolaydır. Çünkü doğrusu iman, dünyevi ve uhrevi her nimetin
mülk ettiricisi ve kaynağıdır.
Umulur ki nimetin elden çıkması insanı tecrübe eliyle karıştırarak, yo-
ğurarak daha ziyade akıl ve tefekkür sahibi eylesin. Veyahut nimeti elin-
den alınıp musibetlerle duçar olan daha ziyade ahlakça güzelleşsin, gidişçe
olgunlaşsın, şan ve şerefçe oluşsun. Faidesiz olarak kula eziyet vermekten
Yüce Allah’ı tenzih ederim.
Yüce Allah buyurur:
ِ
ر ّ
شِ
َ
ب َ
و
ط
ِ
تا َ
ر َ
م َّ
ثلا َ
و ِ
سُ
فْ
نَ
ْ
لا َ
و ِ
لا َ
و ْ
مَ
ْ
لا َ
ن ِ
م ٍ
صْ
ق َ
ن َ
و ِ
عو ُ
ج ْ
لا َ
و ِ
ف ْ
و َ
خ ْ
لا َ
ن ِ
م ٍ
ء ْ
ى َ
ش ِ
ب ْ
م ُ
ك َّ
ن َ
و ُ
ل ْ
ب َ
ن َ
ل َ
و
156
۝
ط
َ
نو ُ
ع ِ
جا َ
ر ِ
ه ْ
ي َ
ل ِ
ا �
ا َّ
ن ِ
ا َ
و ِ
ه ّٰ
ل ِ
ل ا َّ
ن ِ
ا او � ُ
لا َ
ق
لا
ٌ
ة َ
بي �
ص ُ
م ْ
م ُ
هْ
ت َ
با َ
صَ
ا ا �
َ
ذ ِ
ا َ
ني �
ذَّ
ل َ
ا
155
۝
لا
َ
ني �
ر ِ
با َّ
صلا
Andolsun ki, sizi biraz korku, açlık, biraz da mallardan, canlardan
ve meyvelerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sen sabredenleri müjde-
le! O sabredenler ki, bir bela onlara dokunduğu zaman: “Biz Allah’a
aidiz ve biz sonunda yine yalnız O’na döneceğiz!”
derler
3
.
17. İmandan büyük hiçbir nimet yoktur. Ve küfürden fena hiçbir şer yok-
tur.
18. İman kalbî bir onaylamadır. Ruhanî huzur ve rahattır. Bedenî itaattir.
Zira iman ağaç ise o ikisi meyvelerindendir. Veyahut iman altından bir zin-
cir ise o ikisi halkalarındandır. Meyveler ağaç üzerinde olduğu müddetçe
ağaç kelimesi kendilerine ıtlak olunduğu gibi, zincir halkaları zincirde ol-
dukları müddetçe kendilerine zincir denildiği gibi, ruhanî huzur ve bedenî
itaat imanla oluştuğu müddetçe iman kelimesi onlara da ıtlak edilebilir.
Çünkü çoğu zaman sebebin ismi müsebbibe de söylenebilir.
2 Ahmet b. Hanbel, Müsned, 3/135
3 Bakara suresi, ayet 155-156
MEVAHİB