39
            
            
              ellerinde tesbih ettiler. Öyle ki hepimiz duyduk. Sonra Hz. Ebu Bekir’in
            
            
              (r.a.) eline döktü, tesbih ettiler. Sonra Hz. Ömer’in (r.a.) eline döktü, tes-
            
            
              bih ettiler. Sonra Hz. Osman’ın (r.a.) eline döktü, tesbih ettiler. Daha son-
            
            
              ra ellerimize döktü, tesbih etmediler. Yani çakıllardan sübhanallah sesini
            
            
              duymadık.
            
            
              D) Birisi Resulullah (s.a.v.)’a gelerek yiyecek istedi. Ona yarım ölçek
            
            
              (sa‘) arpa verdi. O, hanımı ve misafirleri ondan uzun zaman yediler. Ama
            
            
              yine de bitmedi. Hatta ki ölçtüler, o zaman tükenmeye başladı. Adam,
            
            
              Efendimiz’e geldi. Durumu Rasulullah’a bildirdi. Buyurdular ki;
            
            
              
                “Eğer
              
            
            
              
                onu ölçmeseydiniz, ondan daha da yiyecektiniz ve size yeterli gelirdi.”
              
            
            
              E) Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle rivayet eder: Yahudi bir kadın Hayber’de bir
            
            
              davarı zehirleyerek, büryan ederek Rasulullah’a takdim etti. O (s.a.v.) ve
            
            
              arkadaşları ondan yediler. Hemen Rasulullah (s.a.v.);
            
            
              
                “ellerinizi kaldırın,
              
            
            
              
                zira bu ceset zehirli olduğunu bana haber verdi.”
              
            
            
              Bera b. Beşir o ye-
            
            
              mekten şehit oldu. Resulullah, kadına
            
            
              
                “Niçin böyle yaptın buyurdu?
              
            
            
              ” O
            
            
              kadın
            
            
              
                “Eğer sen peygambersen yaptığımın zararı sana dokunmaz. Eğer
              
            
            
              
                sen sultan isen insanları şerrinden kurtardım.”
              
            
            
              Rasulullah (s.a.v.) emret-
            
            
              ti ve o kadını öldürdüler. Çünkü zehirlediği ölüme neden oldu.
            
            
              F) Tirmizi, Enes’ten, O da Cabir’den rivayet eder: Rasulullah (s.a.v.)
            
            
              mescidinin damı hurma kökleri üzerindeydi. Efendimiz (s.a.v.), o kökle-
            
            
              rin birisinin yanında hutbe okurdu. Kendilerine minber yapılınca, minbere
            
            
              yükselerek hutbe okumaya başladı. Buzağısı kayıp olup, üzerinde ağlayıp
            
            
              bağıran devenin hazin sesi gibi, hurma kökünden bir inilti, bir ses duyduk.
            
            
              Şöyle diyordu:
            
            
              
                “Beni bırakacak mısın?”
              
            
            
              Onun iniltisinden mescid titrer
            
            
              oldu. Üzüntüden ağladı, camide bulunan cemaat kökteki bu hali görünce
            
            
              çok ziyade ağladılar. Rasulullah (s.a.v.) o hurma kütüğünün üzerine eli-
            
            
              ni koydu, o zaman sakinleşti. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
            
            
              
                “O ağa-
              
            
            
              
                cın kökü zikirden ayrılışına ağlıyor. Eğer ben elimi dokunmasaydım,
              
            
            
              
                üzüntü ve dertten kıyamete kadar ağlayacaktı.”
              
            
            
              G) Uhud Savaşı’nda Katade’nin (r.a.) gözü dışarı fırlayıp kirpikleri üze-
            
            
              rine sarktı. Resulullah (s.a.v.) şifa bağışlayan mübarek parmaklarıyla gözü
            
            
              aldı, yuvasına yerleştirdi. O göz eskisinden daha ziyade güzel oldu, daha
            
            
              ziyade gören oldu ve bir daha da elem görmedi.
            
            
              H) Abdullah oğlu Abdullah-ı Ensari şöyle rivayet eder: “Kays oğlu Sa-
            
            
              AKAİD