297
            
            
              Işık başkadır, ışıkta yapılan melanetler başkadır.
            
            
              104- Derlerdi ki: İki emniyet elemanı yanıma geldiler, şükranlarını bil-
            
            
              dirdiler. Sohbetlerimi ve derslerimi beğendiklerini söylediler. Kendilerine
            
            
              dedim:
            
            
              
                “Tasavvuf dinin özüdür. Şeriatın uygulamasıdır. İslamın yük-
              
            
            
              
                sekliğini, hakkaniyetini ifade eden en güzel bir göstergedir. Velakin bazı
              
            
            
              
                kesimler bu göstergeyi maddeye, çıkara alet etmişler böyle kimselerin
              
            
            
              
                aleyhinde olmak, onlara savaş açmak sadece sizin değil bizim de göre-
              
            
            
              
                vimizdir. Zira böyle bir göstergeye çamur atmak, böyle bir değeri çıkar
              
            
            
              
                aracı ederek kıymetten düşürmek insanlığa zarar vermek demektir. Ta-
              
            
            
              
                savvuf şeriatın en mükemmel bir şekilde yaşamasıdır. İçte ve dışta Yüce
              
            
            
              
                Allah’ın kulluğuna bağlı kalmaktır.
              
            
            
              ‘
            
            
              
                Tasavvuf başkadır, şeriat başkadır.’
              
            
            
              
                demek cehaletten veyahut inattan veyahut zındıkadan doğan hiçbir deli-
              
            
            
              
                le dayanmayan kuru bir iddiadır. Özsüz bir sözdür.”
              
            
            
              105- Derlerdi ki: Bir insan –mesela- içki içer, kumar oynar, fuhuş bata-
            
            
              ğına girer. Çünkü nefsine hakim değildir. Zayıf irade sahibidir. Velakin ha-
            
            
              ramlığına inanır. Bu insan müslümandır. Pişman olup, çirkinliklerini fena
            
            
              yolda gitmeyi bırakırsa umulur ki, Yüce Allah’ın lütfuna ve affına uğrasın.
            
            
              Zira iman ile pişmanlık arınma ve kurtuluş emaresidir.
            
            
              Sözde “müslümanım” diyen bazıları vardır ki: Aşikar katl, kumar gibi
            
            
              işlerde bulunur. Helaldir diye yapar, suçunu ilan eder; “Medeniyim” diye-
            
            
              rek. İşte böyle kimseler mürteddirler, müslümanlıkla ilgileri yoktur.
            
            
              106- Çok büyük bir toplumun içinde derlerdi ki: Bizim sizden istedi-
            
            
              ğimiz Peygamber (a.s) ahlakı ile ahlaklanmanızdır. Kendinize, evladınıza,
            
            
              içinde yaşadığımız topluma, vatanımıza, vatandaşımıza, nur meşalesi, hu-
            
            
              zur kaynağı ve yarar ocağı olmanızdır. Bu sadece benim istediğim değildir.
            
            
              Bütün sadat-ı Nakşibendi tarikatının (k.s.) istediğidir. Zira her iki cihanın
            
            
              mutluluk ve saadeti, insanın herkese belki her şeye yarar kesilmesiyle olur.
            
            
              Bu da ancak Rasul-i Ekrem’in (a.s) izini takip etmekle yolunda gitmekle
            
            
              meydana gelir. Kolaylaştıran ancak Allah’tır (c.c.).
            
            
              107- Derlerdi ki: Bazı gruplar vardır ki kulakları sağırdır, hak sesini du-
            
            
              yamıyor. Gözleri kördür, hak yolunu göremiyor. Akılları nursuzdur, hakkı
            
            
              düşünmüyor, vicdani duyguları zayıftır, ayıpları ve işlediği çirkin işlerden
            
            
              dolayı meydana gelen yüz kızartıcılıklarla etkilenmiyor. Ölünce “Hoca gel,
            
            
              yıka, oku. Kendisine dua et” derler. Kardeşler! Böyle bir kimsenin imanın-
            
            
              ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ