244
            
            
              çülü hareket eden insandır. Dünya nimetlerinden hiçbir zarar görmeden ve
            
            
              kendisine leke sürdürmeden yararlanır. Hatun ise dünyaya sarılıp, şehvet-
            
            
              lere dalmış, ölçüsüz ve sorumsuz davranan kimsedir. Günün birinde haram
            
            
              şehvetlerin ağılında pisipisine ölür, her şeyini ölçüsüz olarak nefsanî arzu-
            
            
              larına verdiğinden eli boş olarak ahirete gider.
            
            
              Şeyh (k.s.) bu olayı naklederken müfettişlerin rengi soldu. Etkilenerek,
            
            
              kendilerini topladılar.
            
            
              Diyorlardı ki; kırgınlığı ve pişmanlığı doğuran masiyet, kibirliliği, ena-
            
            
              niyeti meydana getiren ibadetten üstündür. Çünkü pişmanlık, tövbe, gü-
            
            
              nahtan dolayı üzüntü, insanı affa götürür. Amma kendisini beğenmiş, bü-
            
            
              yüklük taslayan, ibadetiyle iftihar eden kimsenin enaniyet ve kibirliliği
            
            
              kendisini helake götürür.
            
            
              Hz. İsa, cemaatiyle yolda giderken, bir sarhoş da elli veya yüz met-
            
            
              re uzaklıkta boynunu bükerek kırgın gönülle, kendilerini takip eder. Hz.
            
            
              İsa,  cemaatiyle bir çeşme başında veya bir ağaç gölgesinde istirahata çe-
            
            
              kilir. Sarhoş da kokusu ve çirkin manzarası duyulmasın, görülmesin diye
            
            
              uzaktan kendilerini şevkle seyreder. Kendisini kötülük girdabında, onları
            
            
              da mutluluk çimeninde görür. Hz. İsa’nın arkadaşlarından birisi; ibadetine
            
            
              çok düşkün, dininde katı olduğundan kendisine Salih ul-kavm deniliyordu.
            
            
              Bu adam sarhoşun bulunduğu yere bakar ve kendisindeki çirkin görüntüyü
            
            
              görünce;
            
            
              
                “bu berbat insan kimdir ki bize yanaşır, bize bakar”
              
            
            
              der.
            
            
              Bunun üzerine Yüce Allah, (c.c.) Hz. İsa’ya (a.s.) vahyederek şöyle
            
            
              buyurur:
            
            
              
                “Ya İsa! Sarhoş günahını gördü, çaresizliğini sezdi ve benim
              
            
            
              
                lütfuma sığındı. Onu, affeyledim. O bundan sonra sana arkadaş olacak.
              
            
            
              
                Salihu’l-kavm denilen kişi de nefsini gördü, kibirlilik tasladı, o insanı
              
            
            
              
                hor ve hakir gördü. Artık o da senden ayrılarak sarhoşluk ve ayyaşlık
              
            
            
              
                yolunu tutacak.”
              
            
            
              Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurur:
            
            
              18
            
            
              
            
            
              
                ج
              
            
            
              ٍ
            
            
              رو ُ
            
            
              خ َ
            
            
              ف ٍ
            
            
              لاَ
            
            
              ت ْ
            
            
              خ ُ
            
            
              م َّ
            
            
              ل ُ
            
            
              ك ُّ
            
            
              ب ِ
            
            
              ح ُ
            
            
              ي َ
            
            
              ل َ
            
            
              ه ّٰ
            
            
              للا َّ
            
            
              ن ِ
            
            
              ا
            
            
              
                ط
              
            
            
              ا ً
            
            
              ح َ
            
            
              ر َ
            
            
              م ِ
            
            
              ض ْ
            
            
              رَ
            
            
              ْ
            
            
              لا ى ِ
            
            
              ف ِ
            
            
              ش ْ
            
            
              مَ
            
            
              ت َ
            
            
              ل َ
            
            
              و
            
            
              
                “Kibirli kibirli yeryüzünde yürüme! Şüphesiz Allah, yürüyüşüyle,
              
            
            
              
                meslek ve soyuyla kibirlilik taslayanı sevmez.”
              
            
            
              Resulullah (s.a.v.) de şöyle buyurur:
            
            
              .» ٍ
            
            
              ر ْ
            
            
              ب ِ
            
            
              ك ْ
            
            
              ن ِ
            
            
              م ٍ
            
            
              ة َّ
            
            
              ر َ
            
            
              ذ ُ
            
            
              لا َ
            
            
              ق ْ
            
            
              ث ِ
            
            
              م ِ
            
            
              ه ِ
            
            
              ب ْ
            
            
              ل َ
            
            
              ق ي ِ
            
            
              ف َ
            
            
              نا َ
            
            
              ك ْ
            
            
              ن َ
            
            
              م َ
            
            
              ةـَّ
            
            
              ن َ
            
            
              ج ْ
            
            
              لا ُ
            
            
              ل ُ
            
            
              خ ْ
            
            
              د َ
            
            
              ي ل«
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA