235
            
            
              normal bir insanın seviyesindedir. Tıpkı altın kesesi veya küpü gibi, içle-
            
            
              rinde bulunan altın kendilerine değer kazandırmıştır. Yoksa boş küp sadece
            
            
              normal bir toprak olduğu gibi, boş kese de değeri olmayan sadece bir ça-
            
            
              puttur.
            
            
              Âlime düşen önemli vazifelerin birisi deAllah’a şükür etmektir ki, Allah
            
            
              kendisine ilmi tahsil etmek için gayret ve yetenekleri bağışlamıştır. Neti-
            
            
              cede kendisini ilme kap, insanlara rehber ve odak noktası makamına getir-
            
            
              miştir. Gerçekten nimetin değer ve büyüklüğüne göre şükür etmek gerekir.
            
            
              Evet, tüm insanların dereceleri ve derekeleri taşıdıkları özelliklere ve
            
            
              niteliklere bağlıdır. Yoksa bütün insanların mayası meni olduğundan se-
            
            
              viyeleri birdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur;
            
            
              
                “Bir kimsenin işi
              
            
            
              
                kendisini geri bırakırsa, nesebi onu ileri götüremez.”
              
            
            
              Peygamber (s.a.v.) dışında insan ne derecede olursa olsun terbiyeye ve
            
            
              irşada muhtaçtır. Çünkü insan terbiye ve irşad ile oluşur ve olgunlaşır. Me-
            
            
              sela Celaleddin er-Rumi (k.s.), Ahmet es-Serhendi (k.s.), Muhammed Ba-
            
            
              haeddin el-Buhari (k.s.), Ebul Vefa el-Kürdi (k.s.) gibi zatlar yeterli terbi-
            
            
              yeden sonra Mevlana, İmam-ı Rabbani, Şah-ı Nakşibend ve  Tacu’l-Evliya
            
            
              gibi lakaplara sahip oldular. Kendilerinden istifade ve istifaze ettikleri
            
            
              mürşitlerin irşadıyla derece buldular, beşeriyete meşale oldular, gerilerin-
            
            
              de güzel ad ve özel iz bıraktılar.
            
            
              Terbiye kimya gibidir, arındırır, ayırır ve sade yarar hale getirir. Pey-
            
            
              gamber (s.a.v.):
            
            
              .» ِ
            
            
              قل ْ
            
            
              خ َ
            
            
              لا َ
            
            
              م ِ
            
            
              را َ
            
            
              ك َ
            
            
              م َ
            
            
              م ِّ
            
            
              مَ
            
            
              ت ُ
            
            
              ل ُ
            
            
              تْ
            
            
              ث ِ
            
            
              ع ُ
            
            
              ب ا َ
            
            
              مَّ
            
            
              ن ِ
            
            
              إ«
            
            
              
                “Ben ancak üstün ahlakı tamamlamak için gönderildim”
              
            
            
              27
            
            
              demiştir
            
            
              
                .
              
            
            
              Terbiye ile fil binek, aslan avcı, toprak altın, su enerji, insan evliya, ev-
            
            
              liya ermiş olur.
            
            
              Sahabeler (r.a.) genellikle cahiliyetin cehaletiyle yoğrulmuştular. Katı
            
            
              gönüllü, zulmü sever, maddeci ve sert sözlü idiler. Fakat Resulullah’ın
            
            
              sohbetine girdikten sonra
            
            
              
                Sıddık, Faruk, Seyfullah
              
            
            
              (Allah’ın kılıcı),
            
            
              
                ker-
              
            
            
              
                remallahü vechehü ve radıyallahü anh
              
            
            
              gibi öven sıfatlara sahip oldular.
            
            
              Adları bugüne kadar iyilikle anılır, kıyamete dek aynı şekilde anılacaktır.
            
            
              27 Müsned, hadis no 8939
            
            
              ŞEYH  M.  İZZETTİN EL-HAZNEVİ’NİN (K.S.) HAYATI