150
            
            
              sahrada konduğu yerlerde sabahlar, tarafından esen rüzgârdan, çakan şim-
            
            
              şekten ve uçan kuşlardan hisse kapar, neşe alır. Nasıl ki denilmiştir:
            
            
              
                “Aya! Gavr denilen yerin yönünden şimşek mi çaktı veyahut Leyla’nın
              
            
            
              
                yüzünden perde mi kaldırıldı? Ey Selman’ın iki konağı size selam olsun!
              
            
            
              
                Geçmiş zamanlar bir daha dönecekler mi? Bomboş yurtlar, sacağı (üç
              
            
            
              
                taştır. Yemek tenceresi üzerine konulup içinde yemek pişirilir.) haline ge-
              
            
            
              
                tirilen üçtaşlar derdi dağıtır mı, şaşkınlığı giderir mi ve verdiğim selamın
              
            
            
              
                cevabını verir mi?”
              
            
            
              Mürit velayet derecesine kavuşmuş şeyhin muhabbetinde fani olunca
            
            
              tabiatı ile tabiatlanmaz mı, haliyle etkilenmez mi ve hedefini hedeflemez
            
            
              mi? Elbette ki, bunların tümü suri veyahut manevi beraberliğin meyveleri-
            
            
              dir, ve sağlam kıyasın neticeleridir.
            
            
              Yüce Allah buyurur:
            
            
              128
            
            
              
            
            
              َ
            
            
              نوُ
            
            
              ن ِ
            
            
              س ْ
            
            
              ح ُ
            
            
              م ْ
            
            
              م ُ
            
            
              ه َ
            
            
              ني �
            
            
              ذ َّ
            
            
              لا َ
            
            
              و ا ْ
            
            
              وـ َ
            
            
              قـ َّ
            
            
              تا َ
            
            
              ني �
            
            
              ذ َّ
            
            
              لا َ
            
            
              ع َ
            
            
              م َ
            
            
              ه ّٰ
            
            
              للا َّ
            
            
              ن ِ
            
            
              ا
            
            
              
                “Elbette ki,  Allah takva sahipleriyledir ve iyilik yapanlarladır.”
              
            
            
              114
            
            
              Bu ayette iki önemli nokta vardır:
            
            
              1. Takva ve ihsana teşviktir. Zira onlar Yüce Allah’ın beraberliğini ka-
            
            
              zandırırlar. Yani insana Yüce Allah’ın yardımını, rahmetini, korumasını ve
            
            
              lütfunu kazandırırlar. Öyleyse takva ve ihsandan ayrılmayalım.
            
            
              2. Takva ve ihsan erbabının beraberliğine teşviktir. Yani takva ve ihsan
            
            
              erbabından ayrılmayın. Zira onlar Yüce Allah’ın yaklaşım makamındadır-
            
            
              lar, koruma altındadırlar ve güven içindedirler. İçte ve dışta veyahut sadece
            
            
              içte onlarla beraber olan beraberliğin bereketine ve ondan oluşan güvenin
            
            
              huzuruna kavuşur. Zira beraberin beraberi beraberdir. Başka bir niyetle
            
            
              de olsa onların beraberliği nurdur, huzurdur, sevinçtir ve kıvançtır. Uzun
            
            
              bir hadiste şöyle geçiyor: “Onlarla -zikir halkalarında oturanlarla- oturan
            
            
              kimse onlardan dolayı mutsuz olamaz.”
            
            
              
                İbret:
              
            
            
              Bir adam gecenin karanlığında parlayan ateş böceğini görür ilk
            
            
              etapta
            
            
              
                “cinlerin ateşidir”
              
            
            
              diye korkar. Hareketsiz ve beyaz ışıklı görünce
            
            
              yanaşır ve görür ki, parlayan küçücük bir böcektir. Sübhanallah! Gecenin
            
            
              zifiri karanlığında böceğin parlayışı!,
            
            
              Böcek hal dili ile kendisine şu açıklamayı getirir:
            
            
              
                Gündüz güneşin kar-
              
            
            
              114 Nahl suresi, ayet 128
            
            
              KÜLLİYAT-I SUĞRA